Kimi zaman “Yeni Dünya” olarak adlandırılan ve kökenleri hakkında ne kadar araştırma yapılsa da etrafındaki sır perdesi bir şekilde aralanmayan Amerika Kıtası’ndaki insanlığın geçmişi daha önceki yazılarımda birçok kez değinmiş olduğum bir konu haline geldi. Pek çok fikir ayrılığı, desteksiz kanıt ve bastırılan bulgunun birbiriyle boğuştuğu bir mecra haline gelen bu konu hakkında pek çok çelişkili bilgiye ulaşmak mümkün. Çinli yetkililerin çoğunlukta olduğu bir ekip tarafından gerçekleştirilen güncel bir araştırma bu konuya dair yeni bilgilere ulaşıldığını öne sürüyor. Tarihi ve günümüze ait örnekler üzerinde mitokondri bazlı DNA analizleri yapılması ile Kuzey Çin’in kıyısal bölgelerinden Amerika’ya doğru ilerlemiş ve bunu farklı iki büyük göç olayı sürecinde gerçekleştirmiş bir dişi soyunun izine rastlandı. Bu araştırma Kuzey Amerika yerlilerinin Asya’ya ait özelliklerinin donuk Bering Boğazını geçerek bir buzul koridorundan Güney Amerika’ya ilerlemiş insan gruplarından geldiği teorisine bir eklenti yapacak nitelikte bazı buluşları ortaya çıkardı. Kuzey Doğu Çin’den deniz yoluyla Amerika Kıtası’na ulaşmış ve genetik bilgilerini Amerika’ya taşımış bir grup insan olduğu kanısına erişmek için araştırmacıların Avrasya çevresinden binlerce DNA örneğini analiz etmeleri gerekti ve bu gayenin peşinde Avrasya ile Güney Amerika arasında bağlantı kuran nadir bir soya rastlandı. Aranan “D4h” isimli genetik kalıntıyla Bolivya, Brezilya, Ekvador, Şili, Meksika ve Kaliforniya’da yaşayan bireylerin genetik bilgilerinde karşılaşıldı. Bahsettiğimiz iki farklı göç olayından ilkinin 19 bin 500 ile 26 bin yıl kadar önce yaşandığı ve sebebinin Buzul Çağının bir tepe noktasına ulaşmasıyla Kuzey Çin’in yaşanamaz hale gelmiş olma ihtimali olabileceği düşünülüyor. İkinci göç olayının ise 19 bin ile 11 bin 500 yıl önce yaşandığı tahmin edilirken göç nedeninin eriyen buzullar ve iyileşen iklim şartlarının hızlı bir nüfus artışına sebep oluşu ve bu yüzden yeni yaşam alanları aranmış olma olasılığı olduğu tahmin ediliyor. Bu ikinci göç sırasında bir takım insanın Japonya’ya ulaştığının ortaya çıkması araştırmacıları şaşırtan bir bulgu oldu ancak bu durum Amerika, Çin ve Japonya’da görülen Taş Devri’ne ait arkeolojik bulguların arasında benzerliğin bir nedeni olabilecek nitelikte.