Kristof Kolomb tarafından keşfedildiği söylenen ama akıllarda Amerigo Vespucci tarafından mı keşfedildi sorusunu bırakan Amerika bu tarihten sonraki bir tarihte Türkiye’nin komşu ülkesi olacak.   Bu yazıyı tarihe not düşmek için yazıyorum.

Keşfedilişi bile muamma olan Amerika, muamma ve belirsizlikten beslenerek Ortadoğu’da söz sahibi olabilmek, bölgede ülkelere ihtiyaç kalmadan lokasyon bulabilmek için uzun yıllardır arayış içerisinde. Kendisine toprak bulabilmesi için ülkeler arasındaki iletişim boşluğunu, kaosu ve karmaşayı değerlendirmeye çalışıyor. 

İran İslam devrimi, Kaddafi ve Saddam Hüseyin’in öldürülmesi, Nazi işgali adı altında İsraillilerin, Filistin topraklarının olduğu yere intikal ettirilmesi oyunun başlangıç hamleleriydi. Tarihçiler kadar bilgi birikimim olmasa da Kamu Yönetimi ve Siyaset alanında yapmış olduğum yüksek lisans, ülke yönetim sistemleri ve politikaları hakkında biraz bilgi sahibi olmamı sağladı.  Ve bu yazacağım yazı bir öngörüdür. 

Filistin! 

2. Dünya Savaşı sonrası 40 bin İsrailli, Filistin topraklarına yerleştirildi. Hitler Kavgam kitabında der ki;  "Gün gelecek; öldürmediğim her Yahudi için bana küfredeceksiniz!" İsrail hükümetinin bugün yaptıklarının hepimiz şahidiyiz. Bir grup azınlıktan bir ülke haline geldiler…

İran!

Yıl 1979!   Beyaz devrim ya da İran İslam Devrimi…

Muhammed Rıza Pehlevi Hükümetinin devrilmesinin ve Humeyni güruhunun devletin başına geçmesinin en önemli etkenlerinden biri Amerika. Devrimin nedenleri arasında Pehlevi Şah yönetiminin halktan destek görmemesi ve son zamanlarda Şah'ın özellikle Amerikalı yetkililerle fazlaca içli dışlı olması olarak gösterildi. Ancak ne var ki; devrimin fitilini ateşleyen yine Amerika’ydı. Bugün gelinen noktada İran halkı eski yönetimi ve o günleri özlemle arar durumda. 

Irak! 

Eski Irak Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin 2006 yılında Kurban Bayramı'nın ilk gününde asılarak idam edildi. İdamından çok kısa bir süre önce Amerikalılar tarafından Iraklılara teslim edilen Saddam Hüseyin'in idam edilmesi görüntüleri tüm dünya medyasında geniş yer aldı.  1991 yılında İsrail devletine 39 adet füze fırlatarak sonunu hazırlamış gibiydi. Çünkü o dönemde Irak koalisyonu ABD güdümlü olarak hareket ediyordu. 20 Mart 2003'te ABD liderliğindeki müttefik güçler Irak'ı işgale başlayarak Saddam Hüseyin rejimine son verdi.  Hüseyin’in sonu idam oldu! 

Libya!

“Ben ölürsem sadece Libya değil tüm bölge karışır. Çünkü bu ülkede herhangi biri ne El Kaide'yi ne de aşiretleri benim gibi kontrol edebilir'...” demişti 2011 yılında öldürülmeden önce Libya’nın öldürülen lideri Kaddafi. Haklıydı! Kontrol edilemediler!

“Arap Baharı” adı verilen bu siyasi silsile halkların, İslami demokrasi arayışı olarak kurgulandı. Birçok ülkede isyanlar, mitingler, başkaldırılar yaşandı. Yıl 2024; Arap baharı yaşanılan ülkelerin çoğunluğu yaşanılan isyan öncesi durumunu mumla arayacak kadar geriye gitmiş durumda. Çünkü Arap Baharı denilen şey toplumların sonbaharı oldu. Yaşanılan karışıklıklar ülkeleri siyasi bilinmezliklere, yönetim zafiyetlerine ve her şeyden önemlisi bu bölgelerde Amerika’nın daha çok söz sahibi olmasına izin verdi.

Suriye!

Suriye iç savaşı milyonlarca yerleşik Suriyelinin kendi ülkelerini terk etmelerini, Suriye’nin ve göç edilen ülkelerin demografik yapısının bozulmasına sebep oldu. Yıl 2011 başlayan iç savaş hala bazı bölgelerde devam ediyor. Dile kolay 13 yıl…

 Ülkeler ve tarihler daha detaylı olarak incelenip çoğaltılabilir. Okuyucuyu, tarih dersi vererek sıkmak istemiyorum. Kaldı ki, benim okuyucum zekidir.

Tüm bu karmaşalarda parmağı olan Amerika, basamakları yavaş adımlar ile çıkarken bölgedeki söz hakkını daha da artırdı. Okuduğunuz üzere her Amerika müdahalesi sonucunda kargaşa ve daha da geriye doğru gidiş yaşandı.  

Amerika, oyun kurucu olarak; bölge topraklarda zayıf, karmaşık ve az gelişmiş olandan besleniyor.  Zayıflat, muhtaç et!  politikasını izlerken unuttuğu bir şey var. Zor olan oyunu bozar.

Türkiye dış politikasının başarısını yukarıda yaşanılan örneklerin Türkiye de yaşanmamış olmamasından anlayabiliriz. Her ne kadar eleştirdiğimiz zamanlar olsa da Türkiye doğru hamlelerle devam ediyor.  Bölgede kendisine alan açmak isteyen Amerika’ya karşı Dışişlerinde yürütmüş olduğu politika ile şu an Türkiye söz sahibi ülke konumunda. Gerek Rusya Ukrayna savaşında izlemiş olduğu barışçıl tavır, gerekse İran’ın Suriye saldırısında sergilemiş olduğu politika ve son olarak da Irak ile yapılan görüşmeler bir kez daha gösteriyor ki; zor olan oyunu bozar.