Günümüzde gübre, ilaç, enerji, tohum, su, yem gibi girdilerin maliyetlerin yüksek olması, kar marjlarınındüşük olması, hala emek yoğun bir uğraş olması, hava olaylarına bağlı olması, çiftçilerin çocuklarının bile toprakları terk edip şehirlerdeki şirketlerde asgari ücretle çalışmaya talip olmaları, verimsizlik, alt yapı eksikliği nedeniyle oluşan ürün kayıpları, yeterince veterinerlik hizmetleri alamama nedeniyle olan buzağı kayıpları, iklim değişikliği nedeniyle oluşan kuraklık, dolu yağışları, zamansız yağan aşırı yağmurlar, fırtına ve seller, yer altı sularının iyice çekilmesi, köylerin gençlerin gereksinimlerini (okul, kreş, kafe, sinema, tiyatro vs) karşılayamaması, Kovid-19 gibi salgınlar nedeniyle kopan üretim ve tedarik zincirleri, çalışan işçi, çoban bulunamaması gibi nedenlerle bu yıl ve gelecek yıllarda Türkiye’de tarımsal ürünlerde azalma olacağı gerek TÜİK istatistiklerindegerekse 2050 yılını hedef alan Hadley İklim Modeli raporlarında görülüyor. Ürünler azalma eğiliminde... Bu sorunların önümüzdeki yıllarda da çoğalarak artacağını düşündüğümüzde ürün arzlarının, modellemelerden daha fazla olacağını ön görebiliriz. Nüfusun da git gide artacağını hesapladığımızda da dünyanın bir gıda yetersizliği ile karşı karşıya kalacağını söyleyebiliriz. Bu durumda, şu andan itibaren ürün yetiştirme, hayvan yetiştirme gibi işlerin bir altın bileziğe dönüşmeye başladığı, gelecekte tamamen dönüşeceğini ön görebiliriz. Ancak tarımla uğraşacak kişilerin bu işi bilinçli yapmaları gerekiyor. Örneğin... En başta kuraklığa ve tuzluluğa dayanıklı tohum ve fidan çeşitleri ile üretim yaparak işe başlanmalı. Sulama kanallarını yer altına alarak damlacık ile sulama yapılmalı. Kanallar ve boruların yanı sıra sulama barajlarının da su kayıplarının önlemek adına güneşle teması kesilmeli. Seraların, diğer tarımsal yapı ve tesisler ile ahırların enerji gereksinimleri yenilenebilir kaynaklardan karşılanmalı. Aşırı toprak işleme-gübreleme ve ilaç kullanımlarından kaçınılmalı. Hasatta, taşımada, halde, pazarda, markette ve evde gıda kayıplarını en aza indirecek politikalar acilen devreye sokulmalı. Hayvancılıkta da buzağı kayıplarının önüne geçilmeli. İklim değişikliği ile mücadele edilmeli… Bütün bunların yanı sıra iklim değişikliğini en aza indirecek politikalar da acilen uygulanmalı. Örneğin tarımsal ekosistemler, öncelikle toprak organik maddesi olmak üzere önemli miktarda karbon rezervine sahip. Ürün rotasyonları, çıplak nadas azalması uygulanarak, aşırı gübre uygulamasından kaçınılarak, toprak işleme ve kalıntılar yönetilerek, tarımsal ormancılık sistemlerini kurularakkarbon salınımları azaltılmalı ve böylece iklim değişikliği ile mücadele edilmeli. Hayvanlarrotasyonel otlatmaya alıştırılarak, metan ve azot oksitleri azaltmak için gübre yönetilerek, kapak gübresi depolama tesisleri oluşturularak, toprağa gübre uygulaması optimize edilerek hayvansal faaliyetlerdeki karbon salınımı minimize edilebilir. Bunları uygulayanın tarımdan para kazanamaması söz konusu bile olamaz… Dün On Kasım'dı. Osmanlılar döneminde Çanakkale başta olmak üzere birçok cephede, savaşta başarı kazanmış, son olarak emperyalistlere karşı ulusal kurtuluş savaşı vererek yepyeni bir devler inşa etmiş ve devleti de cumhuriyete ve laikliğe dönüştürmüş olan kurucu lider Mustafa Kemal Atatürk’ün aramızdan ayrılışının ve ebediyete uğurlayışımızın 83 yılı. Hasret ve özlemle anıyoruz. Ruhu şad olsun…