İklim krizine karşı İskoçya'nın Glasgow kentinde yapılan COP26'daki müzakereler, bazı itirazlara rağmen tüm katılımcı ülkelerin imzalamasıyla son buldu. Birleşmiş Milletler öncülüğünde imzalanan küresel ısınmaya yönelik hükümetler arası ilk çevre sözleşmesinin (United Nations Framework Convention on ClimateChange) yürürlüğe girdiği 1994 yılından beri her yıl taraflar konferansı düzenlenmektedir. Bu toplantılar kısaca "COP" olarak da adlandırılıyor Katılımcılar imzaladı, ama nasıl? Gelişmiş ülkelerin ve Hindistan gibi gelişmekte olan bazı ekonomilerin rol yapmasıyla tabii ki. Gerçi ilkim krizinden en çok gelişmiş ekonomiler sorumlu. Endüstri devriminden sonra bu ülkeler havaya milyarlarca ton karbondioksit saldılar. Böylece oluşan 1,5 derecelik artış ise gelişmemiş ülkelere daha fazla hastalık, açlık, yoksulluk ve ölüm olarak döndü. Hindistan’dan neden bahsettim. Taslak metinde yer alan, ülkelerin "azaltılmamış kömür enerjisi ve verimsiz fosil yakıt sübvansiyonlarını aşamalı olarak kaldırmayı hızlandırmaları" gerektiği şeklindeki ifade, “aşamalı olarak azaltmalar" şeklinde değiştirildi. Çünkü zirvenin son saatlerinde Hindistan’ın İklimden Sorumlu Bakanı BhupenderYaday “Gelişmekte olan ülkeler kendi ilerleme politikaları ve yoksullukla mücadele ederken kömür ve fosil yakıtlar kullanmama sözünü nasıl verebilir” diyerek zirvenin karar metnini değiştirtti. Fosil yakıtlardan ilk kez bahsedildi… Her şeye rağmen anlaşmada, ilk kez fosil yakıtlardan bahsedildi. Varılan anlaşmada ülkeler küresel sıcaklık artışının sanayi devrimi öncesine oranla 1,5 derece ile sınırlandırılması için gelecek yılın sonuna kadar 2030 emisyon azaltma hedeflerini güçlendirmeyi kabul etti. Anlaşmada karbondioksit emisyonlarının yaklaşık yüzde 40'ını oluşturan ve emisyonların merkezinde bulunan kömürün aşamalı olarak azaltılması taahhüdü, 2030 yılına kadar emisyon azaltma planlarının düzenli olarak gözden geçirilmesi, gelişmekte olan ülkelere daha fazla finansal destek gibi önemli kararlar alındı. Ancak diğer fosil kaynaklı yakıtlardan daha güçsüz bir şekilde bahsediliyor. Bu durum yüzyıldır çevreyi kirleten zengin ülkelere benzin ve gaz üretmeleri için bir geçit kartı sunuyor. İklim krizine yol açan sadece kömür değil ki. Kömürün yanı sıra petrol ve doğalgazın da azaltılması hatta kullanımlarının acilen sıfırlanması gerekiyor. Rol yapmayın efendiler… COP Başkanı AlokSharma, anlaşmaya varılmasının ardından yaptığı konuşmada, "Bütün delegelere bu sürecin gelişme şeklinden dolayı özür dilediğimi ve çok üzgün olduğumu söylemek istiyorum" diyerek aslında bu yazının başlığına atıfta bulunmuş oldu. Bakıldığında bu durum,ısıyı 1,5 derecede tutuma hedefine yaklaştırmak şöyle dursun daha da zorlaştıracak. Şu anda zaten 1,5 derece ulaşıldı, ancak acil önlemler yani tamamen kirli enerji kaynaklarından vazgeçerek ve yenilenebilir enerji hizmete sunularak bu durum korunabilir. Sıfırlama hedefi 2050. Allah kerim diyelim. İşin vahim tarafı, mevcut taahhütlerin uygulanması durumunda, küresel ısınmanın yalnızca 2,4 derece ile sınırlanabileceğinin söyleniyor olması. İnsan hakları dilinin güçlendirilmesi gerektiği vurgusu yapan Meksika Dışişleri Bakanlığı Küresel Sorunlar Genel Direktörü CamilaIsabel Zepeda Lizama zirvenin eksik taraflarını dile getirdi. Ne diyelim, doğru söze ne denir?