Cinsiyetçi yaklaşımlara eleştiriler gündemden gündeme farklılaşabiliyor. Gariplik bunun neresinde? Aslına bakacak olursak gariplik insanların en özellerini bile açıkça paylaşıyor olmalarında. Regl olan bir kadın onunla ilgili bir görseli paylaşıyor. Erkeklerin regl olsalar duvara kanla isimlerini yazacağını dile getiriyor. Konuyu neresinden ele alacağız? Ahlaki çöküşten mi? Bunu normal gören zihniyetten mi? Şöyle ki insan kendisini en çok yetersiz hissettiğinde ispatlamak için uğraşırmış. Ama bu kadar özele indirgenerek toplumsal olaylara farklı bakalım derken, ulu orta bu tarz paylaşımlar yapmak ne kadar doğru? Sosyal medya kullanım yaşının ilkokul seviyelerine düştüğünü düşünürsek. İlkokul seviyesinde bir çocuğun karşısına bu tarz paylaşımların çıktığını, korkunç. Sosyal bilinç sosyal medyayı kullanırken epey dışarıda kalıyor. Orayı özgürleşebildiğimiz, takma isimlerle sahte hesaplarla fink atılan bir yer olarak algılıyoruz. Maalesef bunu algılarken kendi ailemizi, sosyal çevremizi ve ahlaki değerlerimizi kapının dışında tutarak hareket ediyoruz. Covid-19 süreci ile internet hayatımızın tam bir parçası oldu. Online eğitimler de bunun en büyük kanıtı. Normalde çocuğunuza duyurmak istemediğiniz ve televizyonda izlediğiniz olayları; televizyonu kapatarak hemen önleyebiliyorduk. Ama şu an durum nasıl? Televizyonu yine kapatırsınız ama şu an sosyal medya, YouTube kanalları ve daha sayamayacağımız binlerce teknoloji ile bağı olan mecralara çocukların erişimini önlemek çok zor. Çocuğunuz sussun diye açtığınız YouTube kanalları aslında onların dışarıdaki dünya ile 2-3 yaşında tanıştıkları, bilinmezlerle dolu bir yer. Ufak bir ekranda, çocuklar bebekleri suda oynatıyor. Oradan gören çocuk o oyuncağın aynısını aldırmak istiyor. Aslında ihtiyacı yok. Tamamen çocuklarda var diye onda da olması gerektiğine inanıyor. Bilinçaltına işlenen bu kayıt onu neye ihtiyacı var? Neye ihtiyacı yok? Sorularını sordurmadan, ebeveynlerin de içsel duyguları ile aralarında ; “Aman ağlamasın alalım. Nelere para vermiyoruz? Alalım” tarzı konuşmalara yol açarak sonucu bu şekilde ortaya çıkarıyor. Üzülelim mi? Kızalım mı? Ya da; Kime üzülelim? Kime kızalım? Evet, soruların cevapları kendi içimizde saklı. Ahlaki değerlerimizi sosyal medya araçlarını yanlış kullanmakta olduğumuzdan dolayı kaybediyoruz. Özel olanı özel olmaktan çıkarıp sıradanlaştırmayı, muhteşem bir duygu imiş gibi yansıtmayı dert ediniyoruz. Dert edineceğimiz önemli, toplumsal değerlerimizi unutmamak dileği ile…