Bilgi, insanların ulaşabileceği en değerli varlık olarak tarif ediliyor. Bilgi kirliliği ise bazı bireylerin bilimsel araştırma yapmadan, kendine göre düşüncelerini yorumlayarak doğru kabul ettirmesi durumuna deniyor. Bilgi edinmede interneteerişim son derece önemli. İyi ki de var. Şayet olmasaydı bu korona günlerinde başta eğitim-öğretim olmak üzere, toplantılar, kongreler, sempozyumlar nasıl yapılacaktı? Dünyaya yön veren liderlerin birbirleriyle görüşmeleri bile bugün zoom, skyp, teams gibi erişim kanalları aracılığıyla internet üzerinden yapılıyor. Yazılan her şey doğru değil… Her güzelin bir kusura vardır diyelim. Bugün ekim-dikim yani tarım faaliyetleri, sağlık konuları için bile internete başvuruluyor. Birçok bilgi internetten alınıp uygulamaya konuluyor. Halbuki bunların bir kısmı doğru değil. İçlerinde doğru bilgiler olmasına rağmen özellikle sağlık, gıda konularında birbiriyle çelişen veyüz binlerce bilgi içeren binlerce site bulunuyor. Özellikle bu günlerde bireylerin bu bilgilere çok dikkat etmeleri gerekiyor. Yani korona günlerinde oradan alınacak olan yanlış bir sağlık bilgisi bireyin yaşamına mal olabilir. Yine gıdalarla ilgili olarak yanlış yazılan bilgi bireyde bazen kısa ama daha önemlisi uzun vadede sağlık problemlerine neden olabilir. Gıdalar konusunda bilgi kirliliği… Sağlıkçı olmadığım için sağlık konusunu etik davranan her insan gibi ben de sağlıkçılara bırakarak gıda konusuna dönüyorum. Yazılı ve görsel medyada gıda spekülasyonları son bir yılda bir hayli azalmasına rağmen bilgi kirliliği internette devam ediyor. Burada şunu da itiraf edeyim ki bilgi kirliliği sadece Türkiye gibi gelişmekte olan ya da gelişmemiş ülkelerde yok, ekonomisi gelişmiş, teknolojisi gelişmiş ya da eğitim düzeyi yüksek ülkelerde dahi bulunuyor. Burada önemli olan bireylerin ne kadarının bunlara ilgi gösterdiği. Gelişmiş ülkelerde bu sayının az olduğunu düşünüyorum. O zaman sorun daha çok bizim gibi ülkelerde. Böyle ülkelerde düşük gelir ve yetersiz eğitim düzeyi nedeniyle bireylerin zorunlu olarak ucuz gıdalara yönelmesi söz konusu. Örneğin sanayinin çarklarından geçmeyerek “doğal” ve daha az maliyetli olduğu için de “daha ucuz fiyata” satıldığı ifade edilen hileli gıdaların daha sağlıklı oldukları algısının yapılması ya da yazılması-anlatılması gibi. Bu tür bilgi ve söylemler kişileri bağlar, varsın söylesinler de diyemeyiz. Ancak bunları söyleyen kişilere de yaptırım uygulanmasının da yanlış olduğunu düşünüyorum. Bir “Uluslararası Sütçülük Kongresi”nde Avrupa’dan gelen bir bilim insanı bunları kale almamak gerektiğini ifade etmişti. Bence alınmalı ve gerekli yanıtlar verilirken doğru bilgiler de paylaşılmalı. Medya yeterince ilgili değil… Bu da medyanın ayırabildiği zaman ölçüsünde yapılabiliyor. Genellikle de bu alan oldukça kısıtlı. Çünkü medyanın çoğunluğu reyting peşinde koşuyor. Doğru bilim insanları tarafından verilen bilgiler onlara göre reyting yapmıyor. Günümüzde kovid-19 nedeniyle çoğu insanın evinde vakit geçirmeye başlamasıyla diziler, yemek, evlenme, kavuşturma programları ve filmler daha revaçta. Tarım-gıda programları ise ayda birkaçı geçmiyor. Halbuki evde kalma süreci bireylerin gıda ve sağlık konularında daha fazla bilinçlenmeleri için de kullanılmalı. Bakalım dinletebilecek miyiz?