Uzun yol taşımacılığı yapan abiler, taksi şoförleri, hayatını kilometrelere adamış taşımacılar ve hatta kimi zaman deniz taşımacılığı yapanlar iyi bilirler. Korna çalma ile mesaj verilir. Bazen “Çevirme var abi dikkatli ol“ diye korna çalarsın, bazen de “Bu sollama böyle mi yapılır?” diye. Hatta bazen önce kibar bir dille uyardığın sürücüyü sonrasında yakın akraba olacak şekilde çalarsın kornayı. Çalınan kornanın şekline şemailine, süresine göre sürücü ya kendine çeki düzen verir ya da kornaya karşılık! Olayın sonu kimi zaman karakolda bile bitebilir. Trafikte yazılı olmayan ama geçerli olan kurallardan biridir korna uzunluğuna göre söylenilmek istenilen şey.

Örneğin; korna çalarken karşıdakine melodik bir ses gidiyorsa bu mesaj bir kutlamadır. Ancak beş saniyeden fazla ve sabit çalınan korna maalesef ki küfür içerir. 1/3 saniyelik kısa aralıklarla çalınıyorsa ; “nasılsın?”, bunun cevabı 2 kısa vuruş, 1/3 saniyelik tek kısa aralık, ”eyvallah gözüm.” 

Velhasılıkelam sözsüz anlaşma yöntemlerinden biridir klakson çalmak. Tıpkı selektör yapmak, hareketler ile ifade etmek gibi. Kullanmış olduğumuz dillerde bu sözsüz anlatım sistemine mutlak surette yer vermişlerdir. Diller; Almanca, İngilizce, Hintçe, Türkçe olarak birbirlerinden ayrılırken sözsüz anlatışım olarak literatüre geçen noktalama işaretleri tüm dünya dillerinde ortaktır.  Genel geçer olarak kabul gören 17 tane noktalama işareti vardır.  Az çok hepinizin yakından bildiği nokta, virgül, üç nokta, noktalı virgül, ünlem, üç nokta vs…

Sözün bittiği yerdir nokta. Söyleyeceklerinin arasında bağ kurmak bir soluklanmak için virgül kullanılır.  “Bak şimdi açıklıyorum” demek için iki nokta üst üste, dikkat çekmek içinse ünlem. Bu liste böyle uzar gider. Sözün söyleyemediklerini söyler noktalama işaretleri. 

Noktalama işaretlerini doğru ve etkili biçimde kullanmazsak duygu ve düşüncelerimizi tam olarak anlatamayız. İlk olarak nerede ve ne zaman kullanıldığı ile ilgili birçok rivayet olsa da en önemli tez; Yunan dilbilimci Semadirek Aristarkus MÖ 2. Yüzyıl’da Homeros'taki hataları düzeltmek için yıldız işaretini kullandığı yönündedir. Homeros gibi önemli bir başyapıtın doğru anlaşılabilmesi için kullanılıyor ilk defa. Ardından Origen, İbrani metinlerinde de aynı yöntemi kullanılmıştır. Sözü yazıya döken insanoğlunun, sesi de yazıya dökme çabasıdır noktalama işaretleri ya da yazdığı şeyi daha iyi anlatabilmek için kullanılan araçtır. Noktalama işaretleri yazılarımızın mimikleridir.

Ben mesela “…”yı çok severim. “Söyleyeceklerim var ama sen anla” demektir üç nokta. “Neyse lafı fazla uzatılmayım” da der kimi zaman. Bazen de “söyleyeceklerim benim ahlakıma yakışmıyor” demektir. 

 Özellikle cümlenin sonuna konulduğunda; ben bu cümleyi daha bitirmedim, to be continued, aslında bu cümlede ne derin manalar var onları da sen düşün, daha neler neler demek isterdim de vakit yok ya da onları sana söyleyemem, bu ara sen konuş ben sonra devam edeceğim kesin gibi manalara gelebilen üç küçük noktacık.

Türk Dil Kurumu liyakat kelimesi için; “değerli, iş bilmek ve ehil olmak”  demiştir. Yine aynı kurum ego kelimesinin de “Ben”  anlamına geldiğini söylemiş ve bu kelimeyi şu örnekle açıklamıştır;   "Örnek devlet adamı bence egosunun aleyhine özveride bulunabilen adamdır." 

“Ego” tanımını anlatmak için en kadar doğru bir örnek. Neden mi? Çünkü özellikle devlet hizmeti veren kişilerde “ego” yani “ben” kavramı evde unutulması gereken bir kavramdır. Asıl olan; devlet işini hakkı ile bencil düşüncelerden sıyrılmış ve sadece doğruları savunarak yapmaktır. Bunun için zaten devlet yönetimi liyakat kavramına çok önem verir.  Yaptığınız işin ehli olmanız, işi bilmeniz ve yaptığınız işe değer katmanız demektir liyakat. Bu; hangi makam, hangi mevkii, ya da hangi görev olursa olsun liyakat sahibi iseniz yaptığınız işi değerli kılmanız gerekir. Süpürdüğünüz bir mahalle dahi olsa orada yapılan işin değerini vermek hakkı ile işini yerine getirmektir liyakat. Ancak ne var ki;  bazen ego, liyakat kavramının önüne geçebilmektedir. 

“Sürüye katılırsan göreceğin tek şey önündekilerin arkasıdır” diye bir laf vardır. Liyakatinizin önüne egonuz geçerse göreceğiniz şey sahte samimiyetlerden başkası değildir. Onun içindir ki, egosundan sıyrılmış liyakat sahibi insanlar her daim başarılı olurlar, gerçek saygıyı görürler. Ben kavramını işinin önüne koyarak, kendisini bilgi ve değeri ile kıymetli kılamayanlar ise…

Egoist insan egoist olduğunu bilmeden sürekli pohpohlanmak ister.

Egoist insan bencildir, kendini düşünür, kendine yatırır, kendine oynar,

Egoist insan bilgisi ile değil bencilliği ile var olmaya çalışır,

Çıkarcıdır.

Ya da …

Neyse …

Konunun özeti ben söz söylemem üç nokta severim