Bugün anneler günü. Her kadın annedir biraz. Bazıları hiç çocuk doğurmasa bile gerçek birer annedir. Dünyanın bütün çocuklarını kendileri doğurmuş gibi hissederler. Çocukların geleceği için çalışmak, onları koruyup kollamak, yaşam biçimi olmuştur bu kadınların. Görünmez birer annedir onlar.
Onlardan biriside Nilgün Toker. Sosyoloji eğitimi alırken Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi sosyoloji bölümünde derslere giriyordum 2013 yılında. Ege Üniversitesi Felsefe Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nilgün Toker’i iletişim dersini birlikte aldığımız arkadaşlarımdan duymuştum. Polisler çocukları almak isterken önlerine geçerek vermiyormuş. Bundan çok etkilenmiştim onu merak etmeye başlamıştım. Daha sonraki günlerde üniversite bahçesinde bir gün Newroz kutlamaları sırasında yanına giderek Nilgün hocayla tanıştım. Biraz ayaküstü çocuklardan konuştuk. Tam tahmin ettiğim gibi bir kadın gördüm karşımda. 

Birkaç yıl sonra 2017 yılında Nilgün hoca ve Türkiye’nin birçok üniversitesinde özellikle sosyal bilimlerdeki akademisyenler barış bildirisini imzaladıkları için KHK ile ihraç edildiler.
Haberi aldığı andan itibaren aklına öğrencilerinin geldiğini söyleyen Nilgün Hoca “Benim akademik niteliğim o binalarla sınırlı değil. Ders anlatmayı, yazmayı her yerde sürdürürüm. Ancak fiili olarak mevcut öğrencilerime şu anda ne olacağı konusu beni endişelendiriyor” demişti. (BBC Türkçe 10 Ocak 2017)
Nilgün Hoca’nın işten atılmasıyla öğrenciler sadece onun dersinden mahrum kalmadılar, onları koruyup kollayan polislere vermeyen annelerini de kaybettiler.  
 Nilgün Hoca’nın odasından eşyalarını almasına öğrencileriyle vedalaşmasına bile izin verilmedi. 

(Ulusal dergilerde ve uluslararası indekslerce taranan dergilerde onlarca makalesi yayımlanmış Nilgün Hoca’nın- sosyal bilimlerde insan çalışmaları Prof. Dr. Nilgün Toker) 
Bir makale için bile aralıksız 30 saat çalışabiliyor akademisyenler. Birçok kadın akademisyen toplumsal fayda için akademik kariyer yaparken çocuk yapmaktan feragat ediyor. Ama bunların hiçbir önemi yok.

KHK’nın amacı sosyal bilimlerde özde akademisyen bırakmamaktı. Bunu başardılar. 
 Akademisyenler ihraç edildikten sonra boş durmadılar. “Artık ders anlatamayacak olma fikri benim kabul etmek istemediğim bir şey “(BBS Türkçe 10 0cak 2017) diyen Nilgün Hoca ve ihraç edilen diğer akademisyenler “Akademi her yerde” diyerek halka seminerler verdiler. 
İzmir’de TİHV Akademi İnsan Hakları Seminerleri kapsamında “Haklarla Düşünmek” seminerleri başladı. “Haklarla Düşünmek-1” Seminerlerinin ilk dersini Fuar Gençlik Tiyatrosunda “İnsan Haklarının Felsefi Temelleri“ başlığıyla Nilgün Hoca verdi. “Doğadan başlayarak“ insan haklarının felsefi temellerini o güzel üslubuyla çok güzel anlattı. 

 Ben çok düşünürüm. Hak kavramının ne kadar önemli olduğunu bilirim, kimseye haksızlık yapmam ama haklarla düşünmek apayrı bir şey. Beş yaşındayken, 1967 yılında Alevi olduğumuz için babamın işyeri yağmalandı, can güvenliğimiz tehlikeye girdi. 1978 yılında sonradan faşist olan komşularımız tarafından ölümle tehdit edildik.  Sürgün edildik. Maraş katliamında akrabalarımızı kaybettik. Bunları yaşayan birisi olarak “Haklarla Düşünmenin” ne kadar önemli olduğunu iyice kavramıştım Nilgün Hoca’nın dersinde. Çünkü Elbistan’da yıllarca aynı mahallede huzur içinde yaşadığımız komşularımız sistemin tüm dayatmalarına rağmen eğer haklarla düşünebilselerdi bizim yaşam hakkımızı elimizden almaya kalkmazlardı. Aynı durum Maraş katliamı için de geçerlidir. 
Bu yüzden Nilgün Hoca’nın dersinden çok etkilendim. O dersi yine günlerce dinleyebilirim.
Düşünme özürlü, düşünmekten korkan, sorgulamayan, her şeye biat eden bir toplum yaratıldı bilinçli politikalarla ve medya aracılığıyla. Bu toplumun bireylerinin haklarla düşünebilmesi mümkün değil. Çünkü düşünemeyen bir insan nasıl haklarla düşünebilir ki? Nilgün Hoca görevden alındıktan sonra emekli oldu. Online panellere söyleşilere katılıyor, seminerler veriyor. İnsan Hakları Vakfı Akademi’de çalışmalarını sürdüren bir insan hakları savunucusudur. Türkiye İnsan Hakları Vakfı Yayınlarından 2019’da çıkan Akademisyen İhraçları; Hak İhlalleri, Kayıplar, Güçlenme Süreçleri kitabının hazırlayıcıları arasında yer almıştır.
Narlıdere AKM’de bugün, “Zeytin candır, yaşamdır, asla yalnız değildir” konulu Panel- Forum gerçekleşecek. Paneli Nilgün Hoca’nın “Zeytinlerin Hakları” konulu video sunumuyla başlayacağını duyurmuştuk. Ancak kendisi sağlık sorunları nedeniyle bu video sunumu hazırlayamadı.
Düşünmek çok önemlidir insan yaşamında. Haklarla düşünmek ise çok daha önemlidir insan yaşamında ve diğer canlılarla ilişkilerinde.
Haklarla düşünebilmek çok büyük bir erdemdir.
Nilgün Hoca özde bir bilim insanıdır. “İnsan Haklarının Felsefi Temelleri “dersini asla unutmayacağım. Çünkü bu dersten sonra bu topraklarda ne kadar çok haksızlığa uğradığımı daha iyi anladım. Bu bende asla intikam duygusu yaratmadı. Sadece yaptığım çalışmalarda itici güç oldu.
Nilgün hoca dünyanın bütün çocuklarını koruyup kollayan, onların geleceklerini düşünen, onlar için toplumsal çalışmalar yapan dünyanın en iyi annelerindendir. Tüm dünya gençleri adına onun anneler gününü kutluyorum.   
Saygılarımı ve sevgilerimi iletiyorum.