Bu acılı günlerde canımız yanıyor çok üzülüyoruz, ağlıyoruz. Ama daha yapacak çok işimiz var yaraları sarmamız dertlere derman olmamız gerek. İnsan olma sorumluluğumuz var. Kocaman bir bölge yerle bir oldu gidenleri getiremeyiz ama kalanlar için bir şeyler yapabilir herkes. El birliğiyle olabildiğince yaraları sarabilmemiz gerekir. Bütün bunları yapabilmek için ruh sağlığımızın yerinde olması lazım. Ruh sağlığımızı korumak için neler yapabiliriz? Öncelikle çok fazla televizyon izlemeyelim. Televizyon geri planda sürekli açık olmasın. Haberleri izlemek için günde 1-1,5 saat yeterlidir. Çok televizyon izlememizin ruh sağlığımıza hiçbir olumlu faydası yoktur. Yaşanan dramları akşamlara kadar izlememiz bizi iyileştirmez. Ağlamak çok doğal bir insan eylemidir ama dozunda olursa. Elbette acımız çok büyük onu yaşamamız gerekir. Ancak sağlığımızı bozacak seviyelere getirmememiz gerekir. Günlük rutin işlerimizi yapalım günde 1-2 saat ruhu dinlendiren bilinçaltını temizleyen klasik müzikler dinleyelim. Psikolojik ilaçlar almak yerine müzikle tedavi olabiliriz. https://youtu.be/gPHVfWaYeO4 ve https://youtu.be/Lf_nfY1-iEY Dostlarımızla arkadaşlarımızla bir araya gelip acımızı paylaşalım birbirimize derman olalım. Soğuk kanlılığımızı koruyarak depremzede dostlarımız için neler yapabileceğimizi düşünelim. Örneğin onlara kadınlar atkı bere hırka vb. örebilirler. Örgü hem ruhu dinlendirir hem bir şey üretmiş olursunuz hem de depremzede dostlarımız için bir şey yapmış olursunuz. Sizce sürekli televizyon izleyip ağlamaktan daha faydalı bir şey değil mi. Bu örnekleri çoğaltabiliriz. Hep birlikte onlar için birçok şey yapabiliriz. Bu insanların her şeye ihtiyacı var. Çocuklar travma   yaşadılar. Birkaç ay sonra özellikle kadınlar ve çocuklarla ilgili çalışmalara başlamamız gerekir. Psikologlar ve sosyologlarla birlikte ve diğer ilgili meslek grupları ve gönüllüler dayanışma içinde çalışmalar planlamalıyız. Şimdiden çocuklar için resim malzemeleri oyuncaklar vb. toparlayabiliriz. Örgülerimizi örüp hediyelerimizi hazırlayabiliriz. Bütün bu düşünceler ve planlar bizlere umut verir. Çaresizlik çok kötüdür. Ruh sağlığını olumsuz etkiler. Geride kalan depremzedelerin yaralarını sarmak yıllar sürer diyor Psikolog Pınar Akdemir. En az 5 yıl bölgede çalışmamız gerekir diyor. Yani yapacak çok fazla işimiz var. Bu yüzden ruh sağlığımızı korumamız lazım. Yaşadığımız felaketle ilgili Uzman Psikolog Danışman Pınar Akdemir şunları söylüyor.  https://www.facebook.com/551043114/posts/pfbid0nmLfZyf2qzRm93QrKWpSQdT4uXPqsP8SGohJJDnddJzZms38AmaFD6649sS1B1D2l/?d=w&mibextid=qC1gEa Bu acılı günlerde ruh sağlığımızı nasıl koruyabiliriz? Pınar Akdemir’in önerileri şunlar: “Öncelikle kendi bedensel sağlığımıza dikkat etmek ruhsal sağlığımıza iyi gelecek rutinlerimizi sürdürmek, işte çalışıyorsak işimize devam etmek hobilerimiz varsa onları yapmaya devam etmek gerekiyor. Bize iyi gelen kaynaklardan beslenmemiz gerekir örneğin yakınlarımız arkadaşlarımız varsa bir araya gelmek sohbet etmek gibi. Bir taraftan da takip ettiğimiz şeylerin üzerimizde çok büyük etkisi var kendimizi kızgın hissediyoruz öfkeli çaresiz hatta utanç ve suçluluk hissediyoruz. Çünkü biz bir yatağımızda yatıyoruz yemek yiyoruz vs. çok fazla duygu içindeyiz. Bu duygularında çok doğal olduğunu biliyoruz, bir çoğumuzun orda yakınları var. Haber almaya çalışıyoruz kayıplarımız var. Bunların karşısında bedenimizin ve zihnimizin verdiği reaksiyonları duygularımızın değişkenliğini doğal karşılamak gerekir çünkü yaşadığımız durum anormal bir durum ve biz bu anormal duruma karşı aslında reaksiyon veriyoruz bu çok olağan bir şey. Bu durumlar çok olağan. O yüzden beslenmemize dikkat ekmek uykumuza dikkat etmek günlük rutinlerimize alışkanlıklarımıza devam etmek birde böyle bir kaygıyı yönetebilmek özellikle işlevsel yönde yönetebilmek çok önemli. Neyi kastediyorum şunu kastediyorum. Yani kendi yerimizde durup böyle kaygılanmak çok kaygılandıran şeyleri düşünmek ne olacak nasıl toparlanacak bir felaketin içindeyiz gibi sürekli tekrar etmek sürekli kaygımızı artıran düşünceler yerine kaygıyı mümkünse dayanışma yolları ve güvenli ağlarla daha işlevsel bir desteğe dönüştürmek gerekir. Yani kaygımızı bizi dayanışarak daha güvenli ağlara ulaşarak bu depremle ilgili kısımlarda destek olmak konusunda adım atmak olarak kullanırsak bu kaygıyı daha işlevsel kullanmış oluruz. O yüzden kaygıya ihtiyacımız var kaygılanmak çok doğal çaresizlik hissetmek çok doğal öfke hissetmek çok doğal ama bu duyguları işlevsel bir biçime dönüştürmek işlevsel bir eylemliliğe dönüştürmek bizim psikolojik sağlığımızı dayanıklılığımızı artırmamıza yardımcı olacak şeylerden bir tanesidir,” dedi. Bu ülke hepimizin. Depremde hayatını kaybeden herkes hepimizin akrabası çocuğudur. Hiç birisi çürük yapılar yüzünden yaşamını kaybetmeyi hak etmiyordu. Hepsi o konutları bin bir zorlukla ve umutla almıştır. Bütün bunlar doğal olarak isyan etmemize sebep oluyor. Bu çok insanidir çünkü etten kemikten yapıldık duyarsız kalamayız. Ağlayabiliriz acımızı yaşamalıyız ama asla ruh sağlığımızı bozmamalıyız. Çünkü  gün ağlamak değil yaraları sarmak ve o üç beş yıllıkken yıkılan konutları yapanlardan hesap sorma günüdür. Depremde kaybettiğimiz bütün canlarımız ışıklarda uyusunlar. Bir daha bu kadar büyük bir acı yaşamamak dileğiyle sevgiler…