Suat Nezir, Buca’da önemli bir siyasi figür.
Saygın bir kimliği, güvenilir bir kişiliği var.
Nezir’e beş yıl önce “Buca Belediye Başkan Adayısın” dediler. Genel Başkan Suat Nezir’in kollarını iki defa kaldırıp “Aday” ilan etti.
İki gün sonra ne oldu, nasıl oldu bilinmez; adaylığı iptal edildi.
Başrolde Tuncay Özkan vardı ama o süreçte CHP’nin İzmir İl Başkanı Deniz Yücel de bu senaryoda önemli bir role sahipti.
Yani göz göre göre Suat Nezir’i mağdur ettiler. Suat Nezir, partisine küsmedi, her şeyi içine gömdü ama bu süreçte Bucalılar kendisine çok bağlandılar. İleride vereceği her kararı destekler bir tavır içine girdiler.
2023 yılına gelindiğinde CHP’nin kurmayları, pek çok aday adayı gibi Suat Nezir’e bu defa da “Adayımız sensin” sözü verdiler ama sözlerinde durmadılar.

Deniz Yücel-4
Bu defa başrolde Genel Başkan Yardımcısı olan Deniz Yücel, önemli bir rolde de Murat Bakan vardı.
Bu damla bardağı taşırdı ve Meral Akşener, Suat Nezir’e Buca Belediye Başkan Adaylığı teklifinde bulundu, o da kabul etti.
CHP’de Suat Nezir’in mağduriyetini içine sindiremeyenler de onun etrafında kümeleştiler.
Ve Deniz Yücel, Görkem Duman için Buca’ya her gelişinde öfkelendiler ve onun Duman’a da ileride zarar verebileceğini düşünür oldular.
Böyleleri ile konuşuyorum. Görkem Duman, Bucalıların içine sindirdiği nadir adaylardan biri ama Deniz Yücel faktörü, bu öfkeli grubu tahrik ettikçe Suat Nezir’in partisine daha yoğun kaymalar oluyor. Bundan da; hiç günahı olmasa da Duman zarar görüyor.
Her parti anketler, kamu yoklamaları falan yapıyor.
Tarafsız bir kamuoyu yoklaması yapılsa, acaba bu konuda iddiaları doğrulayacak bir sonuç çıkar mı, doğrusu merak ediyorum.

Mandolinin katli

Mandolin, tınısı itibariyle bütün müzik aletlerinden farklı bir enstrüman olarak bilinir. Mezopotamya’da M.Ö 2300, Mısır’da ise M.Ö 1600 yıllarına uzanan bir geçmişi vardır.
Türkiye’de mandolinin yaygınlaşmasını sağlayan isim de Köy Enstitüleri’nin kurucusu İsmail Hakkı Tonguç’tur. Tonguç, Hasan Ali Yücel’le birlikte Köy Enstitülerini 1940’lı yıllarda kurduğunda gençlerin bir müzik aleti çalmasını çok önemsemiş ve mandolini iyi bir örnek olarak seçmişti.
Müzik aleti çalabilen bir kişide, kimlik zenginliği oluşması, zaten evrensel bir gerçekti ve bu, mandolinle Türkiye’de de gelişecekti.
Bu güzel uygulama, kısa zamanda ilkokullara yayıldı ve çok da iyi oldu. 

Mandolin
O yıllarda hepimiz mandolin çaldık ve bununla gurur duyduk.
1960’dan sonra nedendir bilinmez, bu uygulama kalktı. Kimse de kalkıp “Yanlış yapıyorsunuz” demedi. Sineye çekildi, gitti.
O yıllarda Sovyet Rusya’da, Avusturya’da, Çekoslovakya’da ilk öğrenimde bir müzik aleti çalmak zorunluydu ve bu yüzden bu ülkeler, dünyada isim sahibi müzisyenler, sanatçılar yetiştirdiler.
Bizler onları sadece alkışlamakla yetindik.
Mandoline sahip çıkmamanın kaçınılmaz sonucunu yaşadık.
Tren kaçsa da bir başka tren gelir. Yeter ki raylar olsun.
Bu raylar Türkiye’de var. 

Uyanıklar

Yeniden aday olan bazı muhtarlar, seçime iki hafta kala ne yapıyorlar, biliyor musunuz?
Belediyede nazlarını geçirebilecekleri bürokratları bulup mahallelerine, beş yıldır getiremedikleri hizmetleri getiriyorlar. Yolları düzenletiyor, parkları yeniletiyor, çöpleri toplatıyorlar ve bütün bu hizmetleri sosyal medyada kendi marifetleri gibi paylaşıyorlar.
Yani adaletsiz bir seçim ortamı oluşturuyorlar.
Onlara alet olan bürokratların da dolduruşa gelip coşmaları, aslında “Beş yıldır neredeydiniz?” diyen mahalle halkını memnun ediyor.
O ayrı bir konu.

İBRAHİM ORMANCI

'' Ne hasta bekler sabahı / Ne taze ölüyü mezar / Ne de şeytan günahı / Murat Kurum'un gaflarını beklediğim kadar!”
***
Balık hafızalı olmak için soframıza balık girmesi gerekmez mi Hafız?
***
Bana terliği getirme Bobi. Bana aysonunu getirt yeter!
***
Ne varlığa sevinirim ne yokluğa erinim. Esra Erol izlemekle avunurum. Bana ne gerek de bilmiyorum!
***
Eller gider aya. Biz binemeyiz tramvaya!