Fatih Erbakan liderliğindeki Yeniden Refah Partisi, Türkiye genelinde oyların yüzde 6.19’unu alarak üçüncü parti oldu.

Gerçi parti, 1 büyükşehir, bir il , 39 ilçe ve 24 beldede belediye seçimlerini kazandı ama ondan daha az oy alan (Yüzde 4.99) MHP, çok daha fazla belediye başkanlıkları elde etti.

Bu tabloya bakıp, 31 Mart sonuçları itibariyle Yeniden Refah Partisi, üçüncü büyük partidir diyebilir miyiz?

Bunu Saadet Partili dostlara sordum. “Kesinlikle diyemeyiz” diye cevapladılar.

Fatih Erbakan

“Milli Görüş”ün bayrağını Fatih Erbakan’ın değil Temel Karamollaoğlu’nun taşıdığını söylediler. Saadet partililere göre, Fatih Erbakan, teslimiyetçi bir siyaset izliyor. Teslimiyetçilikten kasıt da, zaman zaman AK Parti’ye göz kırpması.

Ama Karabağlar seçimlerinde ne oldu?

AK Parti, burada kesin zafer beklerken Yeniden Refah, oyları böldü ve CHP kazandı. Yani teslimiyetçi iddiası tutmadı.

Temel Karamollaoğlu (Cropped, 2022)

Siyasal İslam’ın Türkiye’de toplamda yüzde 48 bandında olduğunu unutmayalım. AK Parti yüzde 35.46, Yeniden Refah 6.19, onlara destek veren MHP 4.99 derken diğer muhafazakar partilerin sonuçlarını da eklediğimizde yüzde 48’e kolayca ulaşabildiği görülüyor.

Bu gruplar, bir gün bir araya gelip yeni bir lider seçerler mi?

Bu lider Fatih Erbakan olur mu?

Soruya Yeniden Refah’çılar “Evet”, Saadetçiler  “Hayır” diye cevap veriyor.

Sosyal Demokrat’lara gelince; onlar seçim sonuçlarının AK Parti’yi bitirme startı olduğunu iddia ediyor. 

1990’lı yılların “değişimi bol” sürecini bir daha yaşayıp yaşayamayacağımızı zaman gösterecek. İYİ Parti’nin sancılı süreci de buna büyük katkı verecek.

Yani “Şu olacak?” demek için müneccim olmak lazım…

Neler ithal ediyoruz, neler…

Türkiye, 1950’li yıllardan bu yana sürekli dış ticaret açığı yaşıyor.

Sanayileşme ve sanayinin ihtiyaç duyduğu hammadde gibi konular, bu açığı hep tetiklemiştir.

Ancak zaman içinde ülkemizde ithalat, sadece sanayinin hammadde ihtiyacını giderme fonksiyonu ile sınırlı kalmamış, lüks tüketim çılgınlığı için için öne geçmiştir.

Her gün önünden geçtiğim bir çiçekçi var. Adam, kocaman bir duyuru yapmış; ithal saksı satıyor.

Diyeceksiniz ki, “Saksı da neyin nesi? Bu ülke neler ithal ediyor, bir bilsen.”

Taa yıllar önce, ilk kez ciddi ticari anlaşma yaptığımız Amerika’ya krom satıyor, naylon gömlek, ciklet ve süttozu ithal ediyorduk.

Naylon gömlek de, ciklet de, süttozu da sağlık açısından bir neslin canına okumuştur.

Bugün; ithal edilen ürünlerin listesine şöyle bir bakıyorum; öyle gülünç şeyler var ki:

Şemsiye, kırtasiye, parti malzemesi, sırt çantası, hamile elbisesi, bebek kıyafeti, temizlik ve hijyen ürünleri, su matarası, mum ve daha niceleri.

Dünyanın en iyi mobilya üreticileri bizde. İtalya’ya bile ihraç ediyoruz. Ama o ülkeden ihraç ettiğimizin iki katını ithal ediyoruz. Beyaz eşyada dünyanın sayılı ülkelerinden biriyiz. İthal ürünlerimizde beyaz eşya ilk sıralarda.

Ama en çok ithal saksı meraklılarını merak ediyorum. Ne var bu ithal saksıda?

Hikmeti ne?

Türkiye’de benzeri yok mu?

“Yurdun malı, Türk’ün malı”, artık bir sabun köpüğüne dönüştürülmüştür. ”Yerli Malı Haftaları” anlamsızlaştırılmıştır.

İthal ürün çılgınlığı önlenmedikçe-ki nasıl önleneceğini bilmek imkansız- dış ticaret açığımız hep büyüyecek ve belimizi hep bükecektir.

Mantıklı

Siyasi partilerin, yurt dışında temsilcilikler açması mantıklı. Büyük yekun tutan o seçmenin sahiplenilmesi ve kontrolü açısından akıllıca.
CHP’nin Amerika, Almanya gibi ülkelerde açtığı ilk temsilciliklere yenileri ekleniyor. Belçika, Kıbrıs, Rusya ve Çin.
Genel Başkan Özgür Özel, Tunç Soyer’e bu dört ülkeden birinde açılacak temsilcilikte görev teklif etti ama o bunu kabul etmedi. Soyer’in böyle bir görevi kabul etmesinin, mağduriyetine inandığı bir sonucu içine sindirmesi açısından yararı olup olmadığını bilemem ama CHP’nin, değişim sürecinde bütün dünyaya yayılabileceğine eminim. AK Parti, görevlendirdiği din adamlarıyla propagandasını yaparken CHP, kendi taktiğini kullanarak gurbetteki oy sayısını artırabilir. Tabii Tunç Soyer gibi marka isimleri kullanarak.

İBRAHİM ORMANCI

İstanbul düştü, Gazze düştü, Mekke düştü, Medine düştü. Bir düşmeyen enflasyon bu ülkede arkadaşım yeminle!

***

Yapılan bir araştırmaya göre kadınlar erkeklere göre daha fazla uyuyormuş. Hayır yetmediği gibi , bir de uyandıklarında , elektrikli süpürgeyi çalıştırıp erkekleri uyandırıyorlar ya ben ona kızıyorum asıl!

***

Bir otomobile, otobüse, motosiklete en çok kaç kişi binebilir diye bir spor dalı olsa yurdum insanları birinciliği kimseciklere kaptırmazlar yeminle!

***

İçime bir kurt düştü. ''Niye ben hep koyun gibiyim?'' diye sordum kendime!

***

''Bana balık verme, balık tutmayı öğret'' Çin Atasözü. ''Bana balık verme, olaylara balıklama dalmayı öğret. '' Türk Atasözü!