Seçimler de geçti. Halkın asıl meselesinin seçim değil “geçim” olduğu ortaya çıktı. Piyasalar bir sakinledi. Herkes yeni kararlar ve gelişmeleri bekliyor. Ancak her şeyin daha iyiye döneceğine dair “güven”, şimdilik ümidi diri tutuyor.

Ekonomi cephesi kontrollü… Türkiye Ramazan Bayramı’nda iken dünya piyasaları önce Kızıldeniz geçişlerindeki konteyner maliyetlerinde 3 katı aşan fiyatlar ile sarsıldı. Şimdi ise İsrail (ABD) – İran gerilimi ile yeniden vaziyet almış durumda. “Petrol fiyatları 82 dolar ile bitirir yılı.” derken, şimdiden 90 doları aşmış görünüyor. Petrol fiyatının artması her şeyin yeniden fiyatlanması, maliyet artışı ve dolayısıyla enflasyon demek.  

Gerilimi hiç sevmeyen altında, ons fiyatı 2350 doları gördü. Yılbaşından bu yana % 15 bir fiyat artışı yaşandı. Ekonomi cephesinde jeopolitik gerilimler şimdilik dünya ekonomisini bu dengesizlikte oluşan bir dengede tutmaya devam ediyor.

Önce Merkez Bankası’nın Hükümet’i bilgilendirme mektubu geldi. Sonrasında açıklanan enflasyon rakamları ile hükümet moral bulmuş görünüyor. 

Bakan Mehmet Şimşek’in ajandası da sıkı para politikasını sürdürme yönünde. Politikaları kararlı bir şekilde uygulama yönünde bir irade ortaya konulmuş görünüyor. Seçimlerde sabit ve dar gelirlilerin memnuniyetsizliği her ne kadar sandığa yansımış gibi görünse de Hükümet’in buna bir çare üreteceğine dair inançları da taze görünmektedir. 

Bakan Mehmet Şimşek’in bayram sonrası gündemine bakınca;

  1. Temmuz ayında emekli ve memur için belirlenecek ücret zammı yaklaşıyor olacak.
  2. Yılda bir defa belirlenmesi planlanan asgari ücret için yeni bir düzenleme ufukta görünmüyor. Aslında yüksek işçilik maliyetleri başka sorunların da habercisi olabilir. Asgari ücret zammı yılbaşına kalabilir.
  3. Maaş zamları, oluşan alım gücünün korunması ve maliye politikaları ile enflasyonun kontrol altında tutulması odaklı olacak. Sıkı para politikası kalıcı refah artışını hedefleyecektir.
  4. Ekonomik büyüme konusunda, her ne kadar Orta Vadeli Program % 2’leri öngörse de uluslararası kuruluşlar % 3 olarak verilerini revize etmeye başladı. Türkiye’de iç tüketim kaynaklı büyüme hâlâ etkin. Tüketim durmuyor. Bunun için yeni önlemler gelebilir. 
  5. İhracat odaklı bir büyüme için yeni nesil teşvikler, sürdürülebilir bir büyüme için etkili olabilir. Bu da yeni pazarlar demektir.
  6. Kamu harcamaları konusunda etkin bir tasarruf tedbirleri gündeme alınabilir. Bundan da sonuç alınması mümkün olacaktır. 

Kamunun davranışları enflasyon konusunda etkili olacaktır. Vatandaşın üzerine düşeni yaptığı bir dönemde sıra kamuya gelmiştir. Aslında toplumun bu konuda yapacak olduğu bir seferberlik ekonomi algısının yeniden şekillenmesinde de etkili olabilir. 

Sevgili okurlarımızın bayramını kutluyorum. Bayramdan sonra yeni ve taze umutlarla başlayacağımız bir dönem olsun.