Bugün, 23 Nisan 2024. Cumhuriyet’e giden yolun en önemli kilometre taşlarından birisinin 104. yıldönümü.

Türk Ulusu’nu tarihten silme girişimini gösterme cüretini sergileyen işgalcilerin, Osmanlı Devleti’ne Sevr’i dayatarak, Türk yurdu Anadolu’yu işgal etmek suretiyle bir devri kapattıklarını zanneden dönemin emperyalistlerinin suratına, “Silah ve dava arkadaşlarıyla, baştan sona yaratarak yazdıkları Kurtuluş Savaşı Destanı’nı çarpan”, kurduğu Cumhuriyet’in yarattığı fırsat eşitliği ile yoksul halk çocuklarının Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin en yüksek makamlarına ulaşabilmesinin önünü açan, demokrasi ve çağdaşlık yolunda önümüzü aydınlatan, sadece hukuk ve mantık ilkeleriyle 600 yıllık bir monarşiden, 10 yıllık meşrutiyetten, sadece 4 yılda bir Cumhuriyet çıkarmayı başaran, düşman işgali altındaki Anadolu ve Rumeli topraklarında Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde, silah ve dava arkadaşlarıyla Milli Mücadele’yi başlatan ve Cumhuriyet’e giden yolda önemli adımlar atılmasını sağlayacak sürecin sonunda, “Üzerine sarayın gölgesinin düştüğü bir meşrutiyet meclisi değil, egemenliğin kayıtsız şartsız millete verildiği, üzerine sarayın gölgesinin düşmediği”, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin, Gazi Meclis’in 104 yıl önce açıldığı günün adıdır bugün.

Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı, ulusal egemenliğin millete teslim edildiği, büyük bir coşku ile kutladığımız, ulusal birlik ve beraberlik duygularımızı perçinleyen, ulusumuzun iradesini temsil eden; Nutuk’ta, 1919’da daha İstanbul’dan çıkmadan önce düşündüğü ve Samsun’da Anadolu topraklarına ayak basar basmaz uygulamaya başladığı kararın “Millet egemenliğine dayanan tam bağımsız yeni bir Türk Devleti” olduğunu belirten, tarihte Meclis’siz bir çözümü hiç olmayan, bütün sırrı ortak akıl olan Yüce Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün “Bugünün küçükleri, yarının büyükleri” diyerek tüm dünya çocuklarına armağan ettiği günün adıdır 23 Nisan.

Bütün mücadelesi bunun için olan, ana babalarımız, bizler, geleceğimizin güvencesi bizim çocuklarımız ve torunlarımız bağımsız, çağdaş ve daha uygar bir ülkede özgür ve onurlu bir biçimde rahat yaşasınlar diye tüm ömrünü türlü düşmanla boğuşma ve mücadeleye adayan ve kazanan, kadınıyla-erkeğiyle kefensiz bu toprağa düşen on binlerce vatan evladı şehidin, on binlerce gazinin canı-kanı pahasına kurtararak bizlere üzerine “Vatan diyerek ayak basabildiğimiz, kalelerinde bayrak dalgalandırabildiğimiz” bu vatan topraklarını bırakan, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah ve dava arkadaşlarının bizlere emanetini korumak ve sahip çıkmak için çocuklarımıza bugünlerin önemini ve ulusal egemenliğin anlamını anlatmak zorundayız.

Çünkü, “Dünyada başka bir örneği olmayan şekilde baştan sona Kurtuluş Savaşı’nı fiilen yönetmiş TBMM’ye sahip çıkmadan Cumhuriyet’e sahip çıkamayız”