Habibi Neccar hakkında birçok rivayet bulunur. Size kim olduğunu neden bu kişi ile ilgili bu hafta yazı yazdığımı yazının sonunda anlayacaksınız. Habib : sevgili, Neccar ise marangoz anlamındadır. Diğer rivayetlere bakmaya gerek yok zaten isim kendini ziyadesiyle anlatıyor.
Habib Neccar hakkında değişik öyküler bulunmaktadır. Birincisi Habib Neccar tahtacıların piriymiş. Her gün ormana gider odun keser bunlardan eşyalar yapar pazarda satarmış. Bir gün pazardan dönerken Hıdır (a:h) ile karşılaşır. Hıdır, Neccar'a cebindeki nedir diye sorar. Neccar şaşkınlıkla yonga diye cevap vermiş. Hıdır 'da "yongana bereket" demiş. Rivayete göre o gün tahtacıların yongasına bereket düşmüş. Antakya dağ köylüleri : "keşke Habib cebindekinin para olduğunu söyleseydi. Eğer Hıdır parana bereket deseydi bugün hepimiz zengin olurduk" derlermiş.
İkinci öykü bin tabut öyküsüdür. Kral Antiyokos bir gecede 1000 tabut yapmasını ister Neccar'dan “tabutlar yetişmezse seni idam edeceğim” der. Neccar çok üzülür, ne malzemesi ne de zamanı vardır. Kızı "üzülme baba" der "rahat ol, tanrı bir kapı ise sığınacak makam bindir". Sabah bir manga asker Neccar'ın kapısını çalar "Çabuk bir tabut yüklen ve bizi takip et" derler. Neccar tabutun kendisi için olduğunu düşünüp tabutla yola koyulur. Tören alanına varınca tabutun kendisi için değil idam fermanını veren kral için olduğunu görür.
Üçüncü öykü Selahattin Eyyubi askerleriyle Habib-i Neccar'ın mezarını ziyaret eder ve sefer yapacağı Bakras'a doğru geceleyin yola çıkar. Habib-i Neccar dağından geceleyin yayılan ışığı görünce ve Bakras kalesini ele geçirince Habib-i Neccar'ın kutsallığına inanır.
Evliya Çelebi de Seyahatnamesinde kendisinden bahsetmiş. Evliya Çelebi’ye göre inanmış bir Hristiyan’mış. İsa gibi mucizeler göstermiş ve putperestler tarafından kafası kesilerek öldürülmüş.
Bir kişi hakkında birçok söylem var. Bunlar ise en bilenen rivayetler.
Ama sanırım gerçeğe en yakın rivayet şu; Habib Neccar Antakya halkından biriymiş. Kendisi de dinine inandığı Hz. İsa gibi bir marangozmuş. Rivayete göre havarilerine iman etmiş ve orada şehit edilmiş, şehit edildiği yere de bir kilise yapılmış. Emeviler zamanında bu kilise cami olmuş ve bu cami şimdiki Türkiye sınırları içinde yapılmış olan ilk cami olma özelliğini taşıyormuş.
Habib-i Neccar Camisi, Antakya’nın 638 yılında Müslüman Arapların eline geçtiği dönemde inşa edilmiştir. Bugünkü Türkiye sınırları içerisinde inşa edilen ilk cami olduğu kabul edilmektedir. Kurtuluş Caddesi'nde bulunan cami Hz. İsa’nın havarilerine ilk inanan ve bu uğurda canını veren bir Antakyalı'nın adını taşımaktadır. Bu olay Kur’an-ı Kerim’de Yasin Suresi’nde geçmektedir.
Bir rivayete göre rivayet, Türkçe’mize Arapçadan geçmedir ve fakat Türkçe’de Arapça’daki anlam ve mânasıyla kullanılmaz. İnsanların başına gelen kelimenin de başına gelmiş olay özünden ayrı kalmıştır.
Rivayet, Türkçede daha ziyade “uydurma” ve “söylenti” manalarında kullanılır. Hâlbuki rivayet, “hiç aksi söylenmemiş doğru söz” demektir.
Kulaktan kulağa dolaşan, gerçekle alaka kurmakta zorlanılan, herkesin kendi içinde yaşadığı durumu başkaları için sözlerle dile getirdiği durumdur artık rivayet.
Genellikle imrendikleri, kıskandıkları, öfkelendikleri ya da ulaşamadıkları veya belki de gıptayla baktıkları kişi için rivayette bulunur insanlar.
Bilinmez olanı bildirmeya çalışmaktır.
Bernard Shaw : “ Hayat kendini bulmakla ilgili değildir. Hayat kendini bulmaya çalışmaktır” der. Hayatta kendini var etmiş insanlardır rivayetlere konu olanlar. Hayatta kendilerini var etmiş olanlardır arkalarından türlü türlü hikâyeler konuşulanlar.
Sizin için de farklı söylemler varsa şanslısınız kendinizi var edebilmişsiniz demektir. Hakkınızda ; “böyle böyle” denilen ama aslında öyle olmayan şeyler varsa başarmışsınız…
Bu, var olma mücadelesi için verdiğiniz emek göz önüne alındığında mutlaka ki, tökezlediğiniz zamanlar olmuştur. Kim bilir belki de yorulup vazgeçmek istediğiniz… Ancak vazgeçenler değil inananlar kazanır. Onun içindir ki, Anadolu’nun ilk camisi Habibi Neccar Camisidir. Her ne kadar büyük Hatay depreminde yıkılmış olsa da hala ilk olma özelliğini taşıyor. Sevgili kalın, sevgiyle kalın.
İnandığınız şeylerin marangozu olmanız dileğiyle…