Bugünkü konumuz, şirket aracını mesai saatleri dışında özel işleri için kullanan işçinin durumu. Bu durumu da yine yargı kararları ile irdeleyeceğiz. Kararı veren makam Yargıtay 9. Hukuk Dairesi ve Esas 2016/6932, 2019/16945 nolu kararı.

Yargı kararında davacımız şirket aracını kullanan işçi. Davacı işçi “Davacı, iş akdinin haksız olarak feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, fazla mesai, genel tatil, ücret, hafta tatili, yıllık izin alacaklarının tahsili ile manevi tazminat talep etmiştir.”

Tabii ki davalı işveren de “iş akdinin haklı nedenle feshedildiğini, davacının başkaca bir alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.”

Dosyaya göre yargı kararından bazı bölümleri okuyacağız.

İşverenin, işçinin işyerine ait minibüs ile sair malzemeleri kendi çıkarları için özel işlerinde kullandığı ileri sürülmüştür.
Dosyadaki 27.09.2008 tarihli tutanakta "Şirketimiz çalışanlarından ...'un şirketimize ait olan servis aracını kişisel amaçları doğrultusunda 2 ayı aşkın süreden beri mesai saatleri dışında izinsiz olarak kullandığı tespit edilmiştir. Ayrıca şirketimizin alet takımı ve malzemelerini şirket dışında farklı firmalarda kendi menfaatleri doğrultusunda kullandığı tespit edilmiştir." şeklinde açıklama olup, davacı işçinin ihtirazı kayıt şerh etmeden bu tutanağı imzaladığı, ayrıca bu tutanağı işyerinde çalışan diğer iki işçinin de imzaladığı anlaşılmaktadır.

Davacının görevi kötüye kullanma suçundan yargılandığı ceza davası dosyasının tetkikinde; dinlenen tutanak mümzilerinin hazırlık ve mahkemedeki tanık sıfatıyla verdiği ifadelerde davacı işçinin bu durumu kabul ve itiraf ettiğini, diğer iki işçinin davacıya tutanağı imzalaması için bir baskı yapılmadığını, davacı işçinin ise mahkemedeki beyanında baskı yapıldığını beyan ettikleri, ancak davacı işçinin baskının ne şekilde gerçekleştiğini açıklamadığı görülmüştür. Davacı işçi ise hazırlık ifadesinde işverene ait aracı özel işlerinde kullandığını ancak bunu işverenin bilgisi dahilinde yaptığını, sorgu ifadesinde ise işyerine ait aracı özel işlerinde kullanmadığını, malzemelerin ise kendisine ait olduğunu, fakat yazılı belgesi olmadığından malzemeleri işverene teslim ettiğini beyan etmiş, ancak tanık beyanlarından malzemelerin şirkete ait olduğu anlaşılmıştır.

Somut uyuşmazlıkta davacı işçinin Gebze 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nin E. 2009/403 ve 2010/1048 K. sayılı ilamı ile beraatine dair verilen karar onanarak kesinleşmiş ise de delil yetersizliği nedeniyle verilen beraat kararı hukuk hakimini bağlamaz. Olaya ilişkin tutanak, tutanak tanıklarının anlatımları, işçinin çelişkili beyanları, dosyadaki bilgi ve belgelerden işçiye fesih nedeniyle herhangi bir ödeme yapılmadığı, işçinin aleyhine suç izafe olunan hususları içerir tutanağı imzalaması için zorlayıcı bir neden bulunmadığının, ayrıca işçinin bu yöndeki şikayeti üzerine Gebze C. Başsavcılığı’nca kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğinin anlaşılması karşısında davacının işyerine ait araç ve malzemeleri özel işlerinde kullandığı, bu sebeple iş ilişkisinde güven temelinin çöktüğü kabul edilmelidir. Davacının doğruluk ve bağlılık kurallarına aykırı davranışı nedeniyle işverence yapılan feshin 4857 sayılı İş Kanunu'nun 25/II-e bendi uyarınca haklı nedene dayandığı anlaşıldığından kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi gerekirken davacının ceza yargılamasında beraat ettiği gerekçesi ile kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

Şimdi burada yargıya taşınan konuda işveren ile işçi arasında sadece iş davası değil aynı zamanda ceza davası da görülmüş ve Yargıtay o ceza davasının durumuna da bakarak harici bir karar veriyor.

Şirket aracını ve şirkete ait olan malları kullanan işçi, tespit halinde kıdem tazminatı ve ihbar tazminatına hak kazanamadan işveren tarafından haklı sebeple işten çıkartılabilir.