Bir kanalda “İnci Taneleri” isimli dizi gösterime girdi.

Dizinin tüm içeriği iç edilirken derme çatma uyduruk bir pavyon sahnesi olay oldu.

Oyuncu Hazar Ergüçlü’nün o sahnede giydiği kırmızı giysi benzeri modeller yık sattı. İstanbul’da pavyon dansı dersi verilen kurslar açıldı.

Pavyon, ya da diğer deyişle bar, bir Türk geleneği veya kültürü değildir.

Geçen yüzyılın başlarında üretilmiş bir eğlence biçimidir. Ve bu biçim, modaya dönüşmüşken evrimini tamamlamış, yerini birahanelere bırakmıştır.

Pavyon, kabare,  bar ya da night club denen yer bir deşarj merkezidir. Alafranga ise orkestra, alaturka ise saz heyeti vardır. Bunlar, saat 20.00 gibi başlar, 23.00’e kadar çalarlar. İşte o zaman bu mekanlara müzikseverler gider.

Örnekleri İzmir’de çoktu. Numune, Marmara, Kapris, Santana, Newyork, Parizyen, Londra Bar, Ege Bar, Mulenruj, Mavi Kelebek, sonraki adıyla Gar gibi.

Buralarda kaliteli orkestralar sahne alırdı. Müfit İşgörür, Niyazi  Erdem, Erdoğan Tezeren ve daha niceleri. Alaturkalarda Kemal Mısırlı, Coşkun Erdem, Muammer Çetinyay, aynı zamanda TRT’nin sözleşmeli sanatçılarıydı.

Saat 23.00’de bu mekanlar tamamen değişir, konsomatrisler birer ikişer gelirken, müzikseverler de yavaşça oradan ayrılırdı.

Müzik bir yandan devam ederken bu defa içeriye değişik bir müşteri türü girerdi. Bunlar masalara oturtulur, hepsi görünür bir yerde olan konsomatrislerden beğendikleri olursa masalarına davet edilir. Ve kadın bol diye garip bir içki içerken müşteri belki yarım şişe viskiyi götürürdü.

Adam kabzımalsa hıyar fiyatından başlar elma fiyatından çıkardı. Eğer kamyon şoförüyse aracının şanzıman dağıtmasından, boya istemesine kadar kamyona dair ne kadar konu varsa ele alınırdı. Kadının görevi dinler gibi yapmaktı. 

Hazar

Böyle sohbetler mutlakta okkalı bir hesap pusulasıyla biterdi. Bitimine yakın sahneye dansöz çıkar, bir-iki kıvırır, en çok alkışı da o toplardı. Pavyonda eğlence genellikle saat 04.00’e kadar sürer, evli evine, köylü köyüne giderdi. Bir-iki hadise çıkardı ama çabuk bastırılırdı.

Pavyon denen şey böyle bir şeydi. Gidilmesi önerilmeyen, önünden bile geçilmesi istenmeyen mekanlardı pavyonlar.

Ama asla bir kültür ve gelenek ürünü değildi.

Bir modaydı.

Onun için pavyon dansı kurslarında neler öğretileceğini anlamak mümkün değildir. O kırmızı elbisenin modelini çoğaltıp satmak da neyin nesidir, bilinmez.

Yani pavyon denen şey, İnci Taneleri dizisindeki gibi bir şey değildir.

Bu fotoğrafın hikayesi
Silahlı Kuvvetler’in çeşitli kademelerinde görev yapan Çevik Bir, 30 Ağustos 1999 ‘da emekli oldu. Emekli olduktan 20 yıl sonra da 28 Şubat’taki rolü nedeniyle hapse atıldı. Rütbeleri elinden alındı.

Çevik Bir’le Florya Beyti’de 30 11 1999 Page 0001 (1)
Bu fotoğraf, Buca’da doğup büyüyen ve Bucalıların her zaman gurur duydukları bir isim olan Çevik Bir’in emekliliğinden tam 3 ay sonra 30 Kasım 1999’da İstanbul’da Florya Beyti’de çekildi. Dönemin Fenerbahçe Başkanı Ali Şen, Çevik Bir’in cumhurbaşkanı olmasını istiyordu ve bu amaçla bir komite oluşturmuştu. Bunun için verilen yemekte konu enine boyuna tartışılmıştı. İstanbul’da yaşamadığım için fotoğraftaki kişileri tanımıyorum. Tanıdığım sadece üç kişi var. İkisi Bucalı. Çevik Bir’in sağ yanında bulunan Ersay Gürsoy ve sağ yanında bulunan Beyin Cerrahı Prof.Dr. Cengiz Kuday, her ikisi de çocukluk arkadaşım. Çevik Bir de karşı komşum. Ayrıca en sağda ayakta duran; iki yıl önce kaybettiğimiz değerli gazeteci Güngör Mengi ile de bir süre Yeni Asır’da birlikte çalışmışlığımız var.
Çevik Bir’in cumhurbaşkanlığına adaylığı uzun süre tartışılmıştı. Ancak kısa süre sonra siyasi konjonktür değişikliğe uğradı ve bu proje hayata geçirilemedi.
Çevik Bir, 2019 yılında Buca’ya geldiğinde dönemin Belediye Başkanı Cemil Şeboy, paşanın çocukluk ve mahalle arkadaşlarının da katılımıyla kendisine bir yemek vermişti. Konu açılmış ve Çevik Bir, bu konuda yol alınamadığını söylemişti.

Eskiye rağbet
CHP, önümüzdeki yerel seçimlerde eski belediye başkanlarına büyük şans tanıyan bir politika izledi. Genel Başkan Özgür Özel’in “Bir dönem daha kalsınlar” çağrısı sonuç verdi. Açıklanan adayların neredeyse yüzde 95’i eski başkanlar.
Oysa bu seçimde CHP, hemen her ilçede ve ilde inanılmaz sayıda aday adayı çıkaran bir parti görünümü verdi. Aday adaylarının sayısı, geçmiş seçimlere göre pek çok yerde ona katlandı.
Sayının çok olması, aslında “memnuniyetsizlik” içeren bir durum.
Bakalım bu çelişki, seçim sonuçlarına nasıl yansıyacak.
Hep birlikte göreceğiz.
Hemen söyleyeyim; “Eskiye rağbet olsa” diye başlayan bir söz, bu tablo için hiç de uygun bir söz değil. O başka, bu başka.
 

İBRAHİM ORMANCI

Cahile sosyal medyada laf anlatacağına, git kendini beşinci kattan at!
***
Eskiden evlenecekler ''Nohut oda bakla sofa'' bir evimiz olsun derlerdi. Şimdi gündemde ''Bir kilo nohut girer mi eve?” sorusu!
***
Hacel Obasını engin mi sandın? Elinde son model cep telefonu var zengin mi sandın?
***
2024 Emekli Yılı olacakmış. Hayat pahalılığı ve zamlardan CHP'yi sorumlu tutan halkım buna da inanır!
***
Baharı bekleyen kumrular gibiyiz. Isınma giderlerine para yetiştiremiyoruz yeminle!