Bugün sizlere, adını pek duymadığımız ama bilimin kalbinde önemli bir rol oynamış bir dâhiyi tanıtmak istiyorum: Bilim tarihinde “Her şeyi bilen son adam” olarak anılan Thomas Young. Evet, belki ismi pek bilinmiyor, ancak Young'un hikayesi, bilgi ve merakla dolu bir yaşamla dolup taşıyor.
Thomas Young, 1770'lerin İngiltere'sinde 10 çocuklu bir ailenin en küçük üyesi olarak dünyaya geldi. Ailesi, Quaker adı verilen bir dini mezhebe mensuptu ve bu, genç Thomas'ın hayatının erken dönemlerinde karşılaştığı bazı zorlukları beraberinde getirdi. Quaker mezhebinin kuralları, genellikle bilim ve eğitimle iç içe olan genç bir zihin için kısıtlayıcıydı.
Ancak Thomas, hemen üç yaşındayken okumayı öğrenmiş ve dört yaşında İncil'i iki kez hatim etmiş bir çocuk olarak erken yaşta dikkat çekmeye başladı. On dört yaşına geldiğinde ise, Yunanca, Latince, Fransızca, İtalyanca, İbranice, Arapça ve Türkçe dahil birçok dilde yetenek kazanmıştı. Bu çok yönlü dil bilgisi, genç Thomas'un kendisine koyulan eğitim engellerini aşmasına yardımcı oldu.
Oxford veya Cambridge gibi okullara gitmek isteyen genç Thomas, Quaker mezhebinin yeminlerine bağlı kalmak zorundaydı ve bu, mezhep üyeleri için kabul edilemezdi. Ancak bu durum, onun eğitimine engel olmadı. Edinboro'da tıp eğitimi aldıktan sonra, Göttingen'de eğitimine devam ederek ailesinden uzaklaştı ve kendi potansiyelini keşfetme özgürlüğünü buldu.
Optik konusundaki başarılarıyla Newton'un teorilerine meydan okuyan Young, ışığın dalga özelliğini kanıtlamasıyla dönemin bilim dünyasında büyük bir çalkantı yaratmış. Ancak o, sadece bir optik dâhisi değildi. Young modülü teorisi, yapı mühendisliği ve müzik aletlerinin akordu gibi birçok alanda kullanılan önemli bir konsepti ortaya koymuş.
Bilim dünyasındaki başarılarıyla sınırlı kalmayan Young, Rosetta Taşı'nın çözülmesinde de kilit bir rol oynadı. Bu gizemli taş, Mısır hiyeroglifleri, demotik yazı ve Yunanca metinlerle yazılmıştı ve yıllarca kimse tarafından çözülemedi. Ancak Thomas Young'un dikkati ve zekası, taşın üzerindeki yazıları incelemeye başladı. Yunanca metinden bazı hiyerogliflerin çözülmesi, diğer yazıların anlamını çözmek için bir anahtar oldu ve bu çözüm, Mısır hiyerogliflerinin ve demotik yazının çözülmesinde devrim niteliğinde bir adım olarak kabul edildi.
Ancak, Thomas Young'un yaşarken hak ettiği değeri görememesi ve adının yeterince anılmaması, onun hikayesini daha da dokunaklı kılıyor. Bugün birçok disiplinde adı anılan bu dehanın, çocukluğundan yetişkinliğine kadar olan serüveni, aynı zamanda o dönemin bilimsel ve kültürel atmosferine de ışık tutuyor.