Türkiye’de son 15 yılda zeytin ağacı sayısı yüzde 55 arttı. Ama aynı süre içinde zeytin üretimimiz yüzde 22, zeytinyağı üretimimiz de yüzde 11 azaldı.

Burada bir mantık hatası var.

Ağaç sayısı artıyor, üretim azalıyor.

Avrupa Birliği ile flört etmeye başladığımız yıllarda bize, yeni zeytin ağacı dikmememiz konusu dayatılmıştı. İspanya, Portekiz, İtalya ve sonraki yıllarda da Yunanistan’ın çıkarları böyle korunmaya çalışılmıştı.

Ülkemizde zeytincilik enstitüleri var. Onlarca Ziraat Fakültemiz var. Ama bunlardan hiç birinin küçük ve orta ölçekli zeytin üreticisine dokunduğu söylenemez. Zeytin, zahmetsiz gibi görünen bir üretim çeşididir ama özen ister, destek ister. Bizde geleneksel sırıkla toplama yöntemi hala geçerli. O yüzden bir yıl var, bir yıl yok yılı. Ayrıca orta ve küçük üreticiler, toplama konusunda sıkıntı yaşıyor. Bir işçinin yevmiyesi bin lirayı geçiyor. Toplama cihazıyla gelirse bu, iki bin beş yüz lirayı buluyor.

2019 11 Zeytin1 W1120

Üretim süresince kullanılması gereken Bordo bulamacı,   kurt zehri, sap mantarı ilacı, Akdeniz sineği zehri gibi her biri bir birinden maliyetli zirai ilaçlar da üreticiyi sıkıntıya sokuyor.

Ve sonuçta, orta kaliteli bir zeytinyağını litresi 300 liraya tüketmek zorunda kalıyoruz.

Çıkış yolu, devletin yeni bir zeytin politikası oluşturmasıdır. Yunanistan ve Portekiz bunu çoktandır yapıyor. Bu yüzden de kaymağını yiyorlar.

Biz niye yemeyelim?

Bu ne haset?

Köfteci Yusuf’u tanımam, köftesini de yemiş değilim.
Ama hakkında bildiğim iki şey var: Kaliteli, hijyenik ürün satıyor ve yüzlerce insanı istihdam ediyor.


Son günlerde yaşanan ekonomik sıkıntılar nedeniyle et ürünleri yiyemeyenler için Köfteci Yusuf, kar marjını düşük tutarak ekonomik bir fiyat politikası sürdürmeyi kararlaştırınca rakipleri, sistematik bir karalama kampanyasına girdi. Düzmece fotoğraflar, düzmece iddialar, gırla gitmeye başladı. Eminim bunlar dikkate alınmıyor. 
Ocakta beş köfte pişirilmeyi bekliyor, birileri tavan tamiri yapıyor. Koskoca Köfteci Yusuf’un ızgarasında on tane köfte mi olur, düşünmüyorlar. Yok yavru kediyi çöpe atmışlar, yok şunu, yok bunu yapmışlar.
İnşallah son bulur. Her indirim yapanı kötülemeye kalkarsak, olan yine bize olur, unutmayalım.

Olmaz

Anadolu Ajansı ve TRT gibi devletin haberci kurumları, siyasi kimlik sergileyemezler. Tarafsız olurlar. Devlet, sadece bir siyasi partiye gönül verenlerin değil, herkesin devletidir.

İktidarın adayının yanından ayrılmayacaksın, muhalefetin adayını yok sayacaksın. Olmaz.

Spotun Resmi

Tek parti dönemini yaşamıyoruz. Hukuk devletinde, demokratik bir düzeni soluyan insanların bu tabloyu içine sindirmeleri mümkün değildir.

İBRAHİM ORMANCI

Birisi öldüğünde ''Işıklar içinde uyusun'' denmesine fitil oluyorum. Ben öldüğümde mezar taşıma ''Lüzumsuzsa söndürün'' yazdıracağım!
***
Askerliğini bedelli olarak Sakarya'da yaptı. Sosyal medyadaki paylaşımları da ondan ''Vatan, Millet Sakarya'' sanırım!
***
Sevmediğin ot burnunda bitmez. Hanım önüne akşam yemeği diye koyar!
***
Aslında hepimiz bir katiliz. Zaman öldürüyoruz ya. Çaktın köfteyi?
***
Mevlana'nın sözünü azıcık değiştireyim. ''Ne olursan gel ama sakın anlamazlıktan gelme!”