Karaca Sineması, sinema sektörüne damga vuracak yapımları gösterime almaya devam ediyor. Uzun yıllardır İzmir’de yaşasam da, daha önce Karaca Sineması üzerine haberler yapsam da, Karaca’da bizzat gidip bir film izleme şansı bulamamıştım. Geçtiğimiz hafta, Karaca’da film izleme şansım oldu ve izlediğim filmden ne kadar memnun ayrıldığımı anlatmak istiyorum.
Sinema sektöründe gerçekten çok başarılı işler ortaya çıkıyor. Özellikle senarist ve yönetmenlerin yaratıcılıkları hayranlık uyandırırken, oyunculuklar ise filmdeki bakış açımızı oldukça farklı yönlere çekiyor. Bir Türk yönetmenin Almanya’da geçen bir konuyu işleyen filmi olan “Öğretmenler Odası” filmi, uzun zamandır üzerine çok fazla düşünmemi sağlayan nadir filmlerden biri oldu. Her sahnesinde ayrı bir detay yakalatan filmi izlerken, öğretmen rolünü oynayan başrol Leonie Benesch ise, oyunculuğuyla göz doldurdu. Türk yönetmen İlker Çatak’ın filminde senaryo ise Johannes Duncker ve yine İlker Çatak’a ait. Film bir ilkokulda, düzenli olarak yaşanan hırsızlık olaylarını çözmeye çalışan öğretmenler ve öğrenciler arasında geçiyor. Burada öğretmenlerin öğrencilerle aralarındaki diyaloglar ve öğretmenler odasında yaşananlar oldukça önemli. Öğrencilerin psikolojilerini düşünen bir öğretmen olan Carla’nın, diğer öğretmenlerle arasında çıkan çatışmaları ve hırsızı yakalamak için yaptığı şeylerle okların bir anda kendisine dönmesi, öğrencilerin kendisine düşman olmasıyla nasıl baş etmeye çalıştığını izliyoruz. Bu noktada Carla’nın davranışlarını ve aldığı kararları izlerken defalarca kez kendimi onun yerine koydum. Ben bir filmi izlerken eğer kendimi o karakterin yerine koyabiliyorsam, o filmi çok beğeniyorum. Çünkü karakterle kurduğum empati beni filmin içine daha fazla çekmiş oluyor. Dolayısıyla bu filmi de oldukça başarılı buldum. 
Özellikle öğretmenlerin izlemesi gerektiğini düşündüğüm bir iş olmuş. Bir çocuğa nasıl davranılması gerektiğini, bir öğretmenin bir öğrenciyle nasıl bağ kurabileceğini, bir çocuğun davranışlarının onun suçu mu olduğu yoksa çevresel faktörler nedeniyle, herhangi bir olay veya söylemden çok hızlı bir şekilde etkilenebilecek yaştaki bir çocuğun hareketlerinin kendi mesuliyeti olup olmadığını irdeliyoruz filmde. Ve bu gerçekten çok önemli ve değinilmesi gereken bir konu. Hatta filmde adaletten bahsedildiği bir sahnede, okul meclisinde 5 öğretmen, ancak 2 tane öğrenci olmasıyla adalet sistemi sorgulanırken, burada geçen bir diyalog oldukça etkileyiciydi, “İşlenen suçların cezasını her zaman suçsuzlar çeker”. Adaletin her alanda nasıl sadece sözde olduğu, bir çocuğun yaşananlardan nasıl etkilenebileceğini gösteren bu filmi mutlaka izlemelisiniz.