Kadınlar erkekleri anlayamadığından, erkekler de kadınları anlayamadığından yakınır. Oysa işin temeli insanı anlamakta yatar. İnsanı anlamaya çalışmak, karşındakini anlamaya çalışmaktır.
 Metafor denilen şey; bir kelimeye kendi anlamından başka gizli anlam içeren anlamlar yüklemektir. Örneğin; “Üç maymunu oynamak” cümlesi bir metafordur. Görmedim, duymadım, konuşmadım yani hiç oralı olamadım içindeki gizli anlamdır. 
İnsanın ve toplumun etkileşimini konu alan bilim dalı sosyolojide metaforlar sıkça kullanılır. İşin ilginç tarafı ise sosyoloji bilimi 19. Yüzyılda ortaya çıkmış olmasına rağmen metaforlar antik çağdan beri kullanılmaktadır. Ümit Yaşar Oğuzcan’ın Beni Kör Kuyularda şiirindeki “Beni kör kuyularda merdivensiz bıraktın” dizesinde geçen “kör kuyular”, Sabahattin Ali tarafından kaleme alınan Aldırma Gönül şiirinde geçen “dışarda deli dalgalar, gelip duvarları yalar” birer metafordur. “Aşk bir savaş meydanıdır.”, “Zaman her şeyin ilacıdır.” gibi...
 İki ila iki buçuk santim diken uzunluğuna sahip, sinirlendiğinde yusyuvarlak hale gelen, genelde geceleri ot yiyerek beslenen ve türü tükenme tehdidi altında olan kirpi kardeşlerimizden esinlenerek insan ilişkilerini anlamaya çalışan sosyologlar çok güzel bir metafor ile işi kısaca özetlemişlerdir. Bu metafor:  “kirpi ikilemi” metaforudur. 
Kirpi ikilemi, Alman filozof Schopenhauer tarafından geliştirilen bir düşünce deneyidir. Bu deney, bir çelişkiye işaret ederek; insanların sosyal etkileşimlerinde yaşadıkları sorunlara dikkat çekmek için kullanılır. Soğuktan üşüyen kirpiler, ısınmak için bir araya toplanırlar ancak dikenleri birbirine batar ve derilerini kanatır. Birbirlerinden uzaklaştıklarında ise üşürler. Fazla yakınlıkta acı çeken, uzaklaştıkça üşüyen kirpiler en sonunda birbirine katlanabilecekleri kadar mesafeyi ayarlayarak ısınırlar.
Fark etmesek de, hepimizin hayatlarında var bu ikilem. İnsan ilişkilerindeki olması gereken mesafeyi, insanlara yakın durmakla, araya sınır koymak arasındaki gelgitleri anlatan, günümüz dünyasında giderek daha fazla göze çarpan bu durumu hangimiz yaşamıyoruz ki?
Bizim şarkıcıların bu metafordan haberi var mı bilmiyorum ama yazdıkları şarkı sözleri ve söyledikleri tam olarak bu metaforu anlatıyor.  Sezen Aksu’nun “tükeneceğiz”  şarkısında söylediği; “ne böyle senle ne de sensiz, yazık yaşanmıyor çaresiz” ve Yıldız Tilbe’nin söylediği ; "hepinizden nefret ediyorum ama tek başımayken canım sıkılıyor." 
Onlarla da, onlarsız da olmuyor. İşte asıl soru ise burada; soğukta üşümek mi, daha mantıklı yoksa birbirimize sırnaşıp canımızı yakmak mı? Sosyal, fiziksel ve ruhsal ihtiyaçlarımızdır bizi bir araya getiren. Tahammül edemeyeceğimiz tavırlar ise bizleri birbirimizden uzaklaştırır. İnsanlar sosyal ilişkilerinde birbirlerine yakın olmak isterler, ancak yakınlaştıkça birbirlerine zarar verebilirler. Bu sebeple insanlar, birbirlerine olan ihtiyaçlarını dengelemek ve aralarındaki mesafeyi korumak zorundadırlar. Bir arada var olabileceğimiz, nezaket ve görgü kurallarının belirlediği mesafede canımız acımadan ve üşümeden yaşamak mümkün. Bu uzaklıkta duramayanlara, İngiltere’de "keep your distance!/mesafeni koru!" deniliyormuş.
İki âşık kirpi birbirine ne kadar yaklaşırsa birbirlerinin dikenlerinden o kadar zarar görecek demektir. Yani bir nevi çok samimiyet tez ayrılık getirir. Ne kadar iç içe olursak birbirimize o kadar acı veririz. Bir kirpinin, bir kirpiye sarılması kadar zor bir iş insanlar ile olan ilişkiyi dengede tutmak. Peki ya çözüm? 
Çağdaş toplumlar kendine özgü bir olguyu da birlikte getirmiştir. İnsan eskisinden çok daha fazla sayıda insanla, çok daha kısa süreli, daha yüzeysel ilişkiler kurma durumundadır. Gerek iş, gerek aşk, gerekse toplumsal yaşantımızda sosyal uyum sorunları yaşıyoruz. İşte bu uyumsuzluğu Freud çok güzel özetlemiş; “Soğuk bir kış sabahı, donmamak için birbirine yaklaşan oklu kirpiler gibiyiz.” 
 Zaman geçtikçe birbirine tahammül edemeyen insanlar haline gelsek bile, bir toplum içgüdüsü olarak birbirimize bağlıyız. Zıt görüşlerimiz var, fakat soğuktan donmak yerine o zıt görüşleri birbirimize kabul ettirmeye çalışıyoruz. Yani farkında olmadan öyle ya da böyle birbirimizi kabul etme durumundayız. Ortak bir noktada buluşmak istemeyenler, köşesine çekilip donmayı bekleyenler ise tamamen dışlanıyor.
Oysa unutulmamalı ki, kirpilerin aksine insanlığın getirdiği hoşgörü, nezaket ve saygı, ısınmak için muhteşem bir yöntem.
Aşk, iş ve toplumsal yaşamda mutlu olmak için “kirpi ikilemi” kulağınıza küpe olsun. 
Mutlu mesafeler…