Sığınmacılara karşı hükümetin yıllardır sürdürdüğü duruş, hep tartışılmıştır.
Kimileri bu projeyle oy devşirmesi yapıldığını, kimileri, Batı ülkelerinden yardım toplandığını söyleyip durdular.
Sığınmacılara sunulan ayrıcalıklar, toplumsal tepkiye dönüşse de hükümet, duruşunu hep korudu.
Bugün gelinen noktada yine büyük çaplı bir tartışma ortamı yaratılmıştır, nitekim görülüyor.
Bu tartışma ortamında özellikle Afgan ve Pakistan kökenli sığınmacıların kabul edilemez rezaletleri, kurunun yanında yaş da yanar misali Suriyelileri de olumsuz etkiledi. Ancak hükümetin politikaları, çoğunlukla Suriyeli sığınmacılar üzerinde odaklaştığından bu defa sınır dışı uygulamaları başladı.
Ve ortaya şöyle bir tablo çıktı:
Halkın büyük çoğunluğunun gösterdiği tepki haklı bulundu.
Ancak bu aşamada hala yakınan, mağdur edilmiş insanlara “tahrikçi” ve “ayırımcı” damgası vurmanın anlamı da yok. Görünen köy kılavuz istemez. Ok yaydan çıktı. Bu azmış tipleri, onları sınır dışı etmek kaçınılmazdı, öyle oldu, oluyor.
Cihangir’de, Şişli’de oturup ahkam kesen ve mağduriyet riski sıfır bölgelerde yaşayanların öyle ahkam kesmeleri de ahlaki ve insani değildir.
Sınırları yol geçen hanına döndürenler, sığınmacılara sonsuz ayrıcalık sunanlar bile insafa gelmişken size ne oluyor a enteller?
Kordon’a gürültü neşteri
Kim ne de derse desin Birinci Kordon, son 40 yıldır yeni bir kimliğe kavuştu.
Burada apartmanların zemin katları, artık restoran türü mekanlardan oluşuyor. Ve bu mekanlar her akşam dolup dolup taşıyor. Bu konseptin kente yakışması için; mekan sahiplerince kurulan derneğe Büyükşehir Belediyesi büyük destek veriyor.
Ama birileri var ki, huzur kaçırmada öylesine mahirler… Özellikle motosikletli gençler ve müziği sonuna kadar açıp Kordon’da ağır ağır yol alanlar.
İzmirlilerin çok sevip benimsediği Emniyet Müdürü Mehmet Şahne, geçenlerde bir grup göçmen derneği yöneticisiyle oturup sohbet ederken bu zararlı tipler bir gürültü şovu yapmışlar.
Şahne de rahatsız olmuş.
Dostlarına demiş ki:
“Bu gördüğünüz son. Gerekli önlemleri alacağı. Zaten alıyorduk, artıracağız. Buraya huzur aramaya gelenlerin huzurunu bozanlara aman vermeyeceğiz. Yolun başında ve sonunda ekiplerimiz duracak, ihbarları alacak ve gereğini yapacak.”
Aşağı yukarı böyle demiş Müdür.
Gidenler, bu sözlerin tutulduğunu söylüyor.
Ne güzel.
Sakal uzatan diziler
Bir dostum, şaka yollu şöyle demişti:
“Türk dizilerini izlerken sakalım uzuyor. Nasıl uzamasın ki, tekrar bölümünün yayınlanmasıyla birlikte dört saat sürüyor”
Gerçekten son yıllarda bu alanda Türkiye, büyük bir atılım gerçekleştirdi. Çok donanımlı diziler çekiyor ve dünyanın dört bir tarafına satıyor.
Hoş, bu dizilerdeki konulara bakarak dünya bizi “Dünyanın en zampara insanları “olarak tanıyor ama varsın olsun. Namımız yedi düvelde Allah’a şükür gıcır.
Ama dizilerin bu kadar uzun sürmesi hiç de akıl karı değil. Ekran bağımlılığı diye bir şey var. Bu, Türkiye’nin de içinde olduğu üçüncü dünya ülkelerinin en büyük hastalığı.
Sabah kadın programları, akşam üstü kan kokan haberler ve gece de uzuuun diziler.
Gelsin kilolar, gelsin göbekler.
Eskiden Birol Güven’in Türkiye’de denediği ve çok da başarılı olduğu 25 dakika süren, her biri kendi bölümü içinde tamamlanan diziler vardı. Çok da tutulmuştu. Mesela “Ayrılsak da Beraberiz”
Niye bunun bir ortası olmaz?
Hint ve Meksika dizileri gibi saatlerce sürmesinin anlamı yok ki.
Bir de imajımızı zedeleyen konular o kadar yaygın ki, her dizide aldatan erkekler, aldatan kadınlar, mutsuz çocuklar.
Kaynanalar, Ekmek Teknesi, Elveda Rumeli, Bizimkiler gibi dizileri bunun için çok özlüyoruz.
Özümüzü yaşamak için.
İbrahim Ormancı - Duvar Yazıları
Ev kiralamada mülakat dönemi başlamış. Dikkat buyurun; KPSS'de 1. olanın mülakatta elendiği bir ülkede!..
***
Kadın ''Biz ayrı dünyaların insanıyız'' diye cümleye başlayınca erkek dayanamayıp sordu ''Mustafa Topaloğlu'nun neyi oluyorsun?”
***
Televizyona çıkıp din adına saçmalama kardeşim. En azından ağır ol da molla desinler değil mi ama!
***
Bazen yetişkin olmak yetmiyor bu hayatta. Pişkin olmak da gerekiyor hani!
***
Kadının adı yoksa erkeğin de tadı kalmadı be usta!
***
Artık devir değişti. Kılavuzu karga olan burun farkıyla kazanıyor be usta!
***
Eşlerin kavgası sağlığa iyi geliyormuş. Sanmam, hanım daha dün gözümü morarttı!