Bir zamanlar dünyanın en kaliteli tütünü Ege Bölgesi’nde yetiştirilirdi.
Tütün, bu bölgenin ekonomik zenginliğiydi.
Yine dünyanın en kaliteli sigaraları da bu bölgenin tütünlerinden üretilirdi.
Tütün, bereketti.
Her yıl Cumaovası’na bağlı Gavurköy’de açılan Tütün Piyasası, bir bayram havası içinde geçerdi.
Yıllar içinde nasıl olduysa tütün, bu bölgeden kaçtı.
Daha doğrusu kaçırıldı.
Tütün tarlası görmek imkansız hale geldi.
Aslında İç Ege’de ve Karadeniz’de üretim, eski hızında olmasa da yine yapılıyor ama bu tütünler, iddiaya göre kılı kırk yarmadan çoğunlukla Amerika’ya gönderiliyor, Amerika da bize parçalayarak iade ediyor.
Buradaki fabrikalarda sigara olarak üretilsin diye.
Bu fabrikalar, bizim sınırlarımız içinde.
Ürettikleri onlarca marka sigaranın önemli bölümü iç piyasaya sürülüyor. Yani bu sigaraları bizim insanımız içiyor.
Ama ne sigara…
Vaktiyle Tekel’in ürettikleriyle aralarında zerre kadar benzerlik yok.
Tekel, önce tütünü seçerek alırdı. Eksperler, tütünün kalitesini belirler, üretim ona göre şekillenirdi. Kalitesiz tütün de yakılırdı.
Şimdilerde tütün yakma da yok. Tamamından sigara üretiliyor.
Bu sigara üretiminde tütüne, yüze yakın madde katılıyor.
Ziraatçiler, bu katkıya ‘Sos’ adını takmışlar.
Sosta neler yok ki…
Sigaraya alışkanlık kazandıran maddeler, aynı sigarayı özellikle içirten maddeler, sigara içilirken çabuk bitsin diye konan maddeler.
Hele gliserin katıyorlar ki; sigara içenin, hemen ardından bir daha içesi geliyor.
Sucuğa, yoğurda, tavuğa, makarnaya “gıda kodeksi” uygulayan devlet, bu dehşetengiz tabloya dur demiyor.
‘Kodeks’ denen o her neyse, sigarada da uygulansa ve milyonları bulan sigara tiryakisinin taa kansere kadar giden akıbeti ciddiye alınsa ve sigara üretenlere “Bakın beyler. Burası Türkiye. Üretecekseniz adam gibi sigara üretin” dense; çok bir şey mi olur?
Bizim sınırlarımız içinde sorumsuzca üretim yapanlara ; sigara tiryakilerine atıfta bulunarak “Zıkkım içsinler” mantığıyla bakmak, onlara suç ortağı olmaktan başka ne olabilir ki?
Vicdanlar da yargılar
Zerre hukuk okumasak, bilmesek de eğer vicdanımız varsa; bu hukuk cinayeti karşısında tepki göstermemiz, olup biteni okumamız kaçınılmazdır.
Muğla’da Pınar Gültekin’i vahşi biçimde katleden Cemal Metin Avcı’ya verilen müebbet hapis cezasının 23 yıla indirilmesi ve katilin 14.5 yıl hapis yatacak olması, “Eline sağlık evladım” diyen bir hukuk anlayışının hala var olduğunun belgesidir.
Evet, hukuk okumamış olabiliriz ama bizim “Hayat Bilgisi” dersimiz bile bu insafsız kararın ve onunla ilgili gerekçeli kararın sadece hukuk değil vicdan ölçüleri dışına bile nasıl kolayca çıkılabildiğini göstermesi açısından manidardır.
Bu, Türkiye’de kadın cinayetlerini artırmayı neredeyse heveslendiren bir karar ve gerekçedir.
Yıllar önce de buna benzer bir olay olmuş, hukuk; biraz da toplumsal tepkiden kaynaklanan biçimde adil ve vicdani bir karara varmıştı.
Öleni, öldürüleni, katledileni hiçe sayan bir anlayış, bugün Türkiye’nin en önemli sorunu olarak karşımızda durmaktadır ve bu sorun acilen çözüm beklemektedir.
Klimasız otobüsler
Büyükşehir Belediyesi, klimasını çalıştırmayan minibüse ceza kesebiliyor.
Ama aynı belediye, klimasız otobüslerini servise sunuyor.
İzmir’de yaşıyoruz beyler.
İzmir’in sıcağı dayanılmazdır.
Madem o otobüs klimalı üretildi, servise kliması çalışır olarak sunulmalı.
İzmir- Urla arası bir buçuk saat. İzmir-Balıklıova arası iki saat.
Yolculara acımadınız bari şoföre acıyın. Klimasız araçta bu kadar süre görev yapmak kolay mı?
Klima, konfordur. Klima yokken bu gibi araçlarda kelebek camı ve açılabilecek pencereler vardı, insanlar bir nebze serinleyebiliyordu.
Madem konfora sahibiz, onu kullanmak hakkın değil mi vatandaşın?
Kurban fiyatları
Hayvancılığımızın hali malum.
Hele bu bölgede adeta yok gibi.
O yüzden hayvanı da, eti de İç ve Doğu Anadolu’dan getiriyoruz.
Önümüz Kurban Bayramı.
Geçen yıl vasat bir kurbanlık küçükbaş hayvan 2 bin 250 lira civarındaydı. Bu yıl 3 bin 750 liradan aşağı değil.
Bu işi yapan bir tanıdığım, Afyon’dan hayvan getiriyor İzmir’e.
“Eskiden lafı bile edilmezdi ama şimdi kurban fiyatlarının en önemli belirleyicisi ulaşımla ilgili harcama. Bir kurbanlığı Afyon’dan İzmir’e getirmek bana 800 liraya mal oluyor. Doğu Anadolu’dan İzmir’e kurbanlık getirmek intihar gibi bir şey” diyor ve ekliyor:
“Bunun bütün nedeni Ege Bölgesi’nde hayvancılığın yok oluşudur. Bu hayvanlar burada yetiştirilse, üretilse, otlasa bu 800 lira ödenmeyecek. Belki eti daha ucuz yiyeceğiz.”
İbrahim Ormancı - Duvar Yazıları
Aşk bahçemi süsleyen inci çiçeği değil miydin ? Sen ne zaman kaktüs oldun be kadın?
***
Sizinle durmadan CENK yapan eş değil, size DENK olan eşi bulun derim ama ne yazık ki ; şimdiye değin kimse bulmuş değil!
***
Hiç acı görmemiş ve de küstah birisine ''Kaç yara'lık adamsın? '' diye sordum. Yanıt veremedi!
***
Yapılan araştırmalara göre şeker gençlerin beynini bozuyormuş. Çocuklar öldürülmesin, şeker de yemesinler yani Nazım Ustam!
***
Kediye ciğer emanet edemiyorsun ama, karına kredi kartını veriyorsun!
***
Bizim milli içeceğimiz ayran mıdır bilemiyorum. Ama milli hasletimiz ayran gönüllülük ona kuşku yok!
***
Kızını dövmeyen belki aile içi şiddete karşı bir babadır!