Hani bazı öğrenciler vardır; anne babaları her veli toplantısında aynı cümleleri duyar öğretmenlerinden.
"Çok zeki ama çalışmıyor." ya da "Çok iyi bir öğrenci aslında ama arkadaş çevresi kötü."
İşte Türkiye tam da o öğrenci.
Türlü imkanları, sınırsız doğal kaynakları var ama çalışmıyor, üretmiyor.
Gerçekten birçok ülkenin kıskanacağı bir jeopolitik konuma sahip ama arkadaş seçme konusunda başarısız, komşuları kötü.
Üretmiyor, aksine çılgınca tüketiyor, israf ediyor ve ne hikmetse Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre sadece 2022'nin ilk çeyreğinde ekonomisi % 7,3 büyüyor. Benden duymuş olmayın ya da benden duyun ama siz yine de TÜİK'İ dikkate alın isterseniz ama üretmeden tüketen bir ülkenin ya da bir canlının sadece mabadı büyür ve o yapı bir süre sonra TLC'deki ‘Ağır Yaşamlar’ gibi nefes alamaz, oturduğu yerden kalkamaz hale gelir ve çöker.
Moralinizi iyice bozmak gibi olmasın fakat ünlü Türk düşünürü Teoman'ın da dediği gibi; "Bunlar güzel günlerimiz, daha beter olacak her şey." Kötü günler geride kaldı; şimdi önümüzde daha kötü günler var.
Hani o fiyatlarından şikayet ettiğimiz onlarca ürün var ya; işte o ürünlerin bazılarını paranız olsa da alamayacaksınız, muhtemelen zira altı ay sonra o ürünler market raflarında olmayabilir.
1,5 sene önce falan dinlediğim bir ekonomist, 'En ucuz sıfır araba 400.000 TL. olacak' dediğinde 'Yok artık, sırf muhalefet etmek için bu kadar da abartılmaz' dediğimi hatırlıyorum. En ucuz sıfır araba 325.000 TL. bandında şu anda ve her hafta artıyor bu rakam. Yine aynı ekonomist 1.000.000 TL'ye dayanacağını söylüyor araba fiyatlarının; bu kez yutkundum ve sustum.
Yetmedi maalesef. Ekonomist mi yoksa İbrahim Sadri ekolünden gelen postmodern bir muhafazakar romantik mi henüz tam anlayamamış olsam da 'Enflasyonu yüreğimizle halledeceğiz' diyen, çenesinin heybetine kurban olduğum Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati'nin gözlerindeki o ışıltı da yetmedi.
Soyadı Nebati olan bir Hazine ve Maliye Bakanına sahip olup her gün nebati yağ kuyruğu haberleri okumak ironisi ancak bu coğrafyaya nasip olurdu zaten. Nasla niyazla subliminal 'Faiz haramdır' fetvalarının verildiği bir ortamda faizli krediyle ev alın nasihatleri dinlemek de kimseye yakışmazdı bizden fazla.
Yüzyılın iktisadi buluşu kur korumalı mevduata rağmen dolar yine 17 TL'yi aştı, altının gramı 1000 TL’yi geçti, mazotun-benzinin litresi 30 TL’yle el ele tutuştu. Et, süt, deterjan, tuvalet kağıdı, doğalgaz, elektrik... Aklınıza ne gelirse gelsin, aklınıza geldiği gibi geri gidecek kadar zamlandı.
Araba yapacağız, uzaya gideceğiz falan derken ne arabayı yıkamaya götürecek kadar paramız kaldı cebimizde, ne de yıkamacıya gidecek kadar benzinimiz depoda..
Yani sizin anlayacağınız Neyzen Tevfik'in dediği gibi, 'Ne ceket kaldı, ne de metelik cebinde ceketin.'
Liradan altı sıfır atmıştık; sulu kuru derken hamdolsun ikisini yerine geri koyduk neredeyse.