Malumunuz, son birkaç yıldır doktor, mühendis gibi dünyanın her yerinde kendi alanında çok zorlanmadan çalışabilecek olan genç Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ülkemizi terk ermeye başladı.
Sadece kalifiye meslek sahipleri değil artık yurt dışında garsonluk, otel personelliği, fast food restoran işçiliği veya taksi-uber şoförlüğü bile yapmak için gençlerimiz ülkemizi terk etmenin yollarını arıyorlar çünkü bu bahsettiğim işleri bile Türkiye’de torpilin olmadan yapma şansın kalmadı desem yalan olmaz.
Eğer İstanbul'daki 17 bin ticari taksi plakası sahibini üzmemek adına dünyanın en konforlu ulaşım hizmeti olan Uber’i ve yine kendi insanımız olan Uber şoförlerini ülkemizden döverek, darp ederek kovalamasaydık büyük şehirlerdeki genç işsiz nüfusu bir nebze azalabilirdi kendi arabası ile Uber’de çalışıp ama bu konu daha farklı şimdi anlatmaya gerek yok.
Lise mezunu gençlerimizin bile garsonluk hayali kurduğu Avrupa ise Türkiye'den futbolcu koparmanın peşinde. Beşiktaş Kulübü alt yapısında yetişen Rıdvan Yılmaz ve Emirhan İlkhan kariyerlerini her Türk gencinin hayali gibi Avrupa’da kurmaya karar verdiler ve gittiler. Rıdvan Yılmaz için pek üzülmedim fakat Emirhan gerçekten gelecek vadeden bir çocuktu. Henüz 17 yaşında olmasına rağmen Beşiktaş'ta geçtiğimiz sezon sonuna doğru kendisine birkaç maçta yer bulabilmişti ve sezon sonunda menajeri ve sponsorunun sayesinde özel hocasıyla antrenmanlar yaparak seri A kulüplerinden Torino'nun yolunu tuttu.
Sözleşmesinde yer alan 4.5 milyon euroluk gibi komik derecede düşük bir serbest kalma bedeliyle bu çocuğu elden kaçırmak yönetimin hanesine, Torino'nun Beşiktaş'tan daha cazip hale gelmesi ise daha büyük yöneticilere eksi yazar bence memlekette.
Elbette sözleşme yapılan futbolcular da sonuçta insan ve iki taraf arasındaki beklentiler ortak paydada anlaşarak imzalanıyor. Fakat üzücü olan ise Beşiktaş alt yapısında yetişen bir çocuğun Torino klasmanında bir kulüp için yuvasını terk etmesi. Emre Belezoğlu gibi İnter'e ya da Arda Turan gibi Atletico Madrid’e gitse belki bu kadar koymazdı bize...