Yetersizlik neredeyse herkeste olan bir duygu ve aslında bir arıza, doğal olmayan bir duygudur. Doğal olmayan, yani çevresi tarafından insanda çocukken zihin alanında oluşturulmuş gerçek dışı kayıtlar, zihinsel kalıplardır.
Ebeveynler çocuğa kendi ebeveynlerinden gördükleri şekilde davranırlar ve kendilerinde olan arızaları çocuğa geçirirler.
Örneğin çocuğa bir iş, görev veya sorumluluk verirler, sonra da onun yaptığı işi veya yapılış şeklini beğenmezler, eleştirirler. Bu yaklaşımları; “olmamış”, “yok böyle olmaz”, “dur ne yapıyorsun”, “ yanlış yapıyorsun”, “aa ne yaptın sen, öyle mi yapılır”, “geri zekâlı”, “aptal”, “sen yapamazsın” vb. gibi tepkileri daha da negatife giden şekilde sıralayabiliriz.
Bu tür yaklaşımlar çocuğun kendi hakkında olumsuz düşünmesine, yetersiz ve değersiz hissetmesine, özgüveninin kökünden sarsılmasına neden olur, artık bir sonraki aşamada eli kolu bağlı ve bir şey yapamayacak halde olur. Bir şey yapacağı zaman ebeveynden onay almak, hata yapmamak için her şeyi sormak, yaptığı her şeyi rapor etmek veya hiçbir şey yapmamak vb. gibi davranışlar tezahür eder. Kendi benliğini ortaya koyamaz, çünkü olduğu ve eylemde bulunduğu haliyle beğenilmez, eleştirilir. Hep ondan beklenildiği şekilde davranmaya ve iyi çocuk olmaya çalışır. Ama bazı çocuklarda da bu durum isyan şeklinde kendini gösterir, onlar da kötü çocuk olarak etiketlenir toplum tarafından. Sonuçta her iki durumda da çocuk olmadığı bir şey olmuştur, özünden uzaklaşmıştır.
Böyle bir kalıplanmadan sonra, çocuk yetişkin olduğunda, hayatta zorluklarla karşılaştığı zaman sorun çözme yeteneği devre dışı olur, yetersiz ve çaresiz hisseder, hayatla başa çıkamaz, hep başkalarının yardımına ihtiyaç duyar, çünkü kendisinin hiçbir şey yapamaz olduğuna inanmıştır, inandırılmıştır.
Bu değersizlik ve yetersizlik duygusu bireyin kendisini yardıma muhtaç, dışa bağımlı, tek başına bir şey yapamayan, korkak, beceriksiz hissetmesine neden olur. Bu durumda birey kendisi hakkında olumsuz, negatif düşünür ve motivasyonu düşer, hayatı anlamsız bulur, uyum sağlayamaz, zarar göreceği ilişkilere yönelir farkında olmadan. Sanki çocukluğunda ebeveynlerinin onu eleştirdiği, cezalandırdığı, yargıladığı gibi, kişi de kendisini cezalandırmak için kendisine zarar verici eylemlerde bulunur; ona zarar verecek potansiyelde olan kişilerden arkadaş, eş seçimi yapar.
Oysa ki ebeveynlerin yapması gereken şey, çocuğu değersizleştirmemek, yeterli hissetmesini sağlamak için kendi işini kendisinin yapmasına izin vermek ve eleştirmemek, ona kendisi rol model olarak neyin nasıl yapıldığını görmesini sağlamak! O zaman çocukta değersizlik ve yetersizlik duygusu meydana gelmez.
Eğer birey kendisini yetersiz hissediyorsa ve bu yüzden hayatında sorunlar yaşıyorsa bir değişim uzmanından profesyonel yardım almalıdır.
Dünya Değişim Akademisi “Yetersizlik Duygusundan Özgürleşme” değişim programı hayatınızı kökten değiştirecek teknikler sunuyor. Bu duyguyla yaşamak ve acı çekmeye devam etmek zorunda değiliz neyse ki!
Muhteşem
Harika.. Teşekkürler..