İnsanımızın şehirlere göç etmeden önce, yaşadıkları yerlerde yıllık ihtiyaçlarını giderip, yeni tatlarla tanışıp, eğlenebilecekleri “panayırların” kurulmasını, bilhassa çocuklar büyük bir sabırsızlıkla beklerlerdi.
Şehirleşmenin yoğunlaştığı, TV kanallarının ve programlarının (çoğu faydasız, lüzumsuz) çoğaldığı, her köşedeki AVM`den, internetten, (yiyecek dahil) çoklu seçenekler arasından alışveriş yapmanın kolay olduğu bir zaman diliminde, panayırlar kaybolmaya başladı.
Benim, panayırda kurulan çeşitli eğlence çadırları içinde en çok hoşlandığım ve her defasında hayal dünyamda gezintiye çıkaran *aynalar çadırı* bir başkaydı.
Birkaç arkadaş el ele tutuşarak heyecanla bu çadıra girer, orada bulunan aynaların karşısındaki değişik yansımalarımıza kahkahalarla gülerken değişen vücut ve yüz yapımızı şaşkınlıkla izlerdik. Kısa boylumuz uzun boylu, şişmanımız zayıf, küçük yüzlümüz ablak suratlı, sıska olanımızın kaslı güçlü çocuk haline gelmesi, hepimizin büyük görünmesinin hayal dünyamızda bizlere verdiği mutluluk, aynaların sonuncusunun önünde biter, gün ışığında kamaşan gözlerimiz ve büyüklerimizin “hoşunuza gitti mi?” sözleri bizleri gerçek hayata döndürürdü.
Günümüzde böyle çadırların olduğu panayırlar olmasa da kimi siyasetçiler el ele vererek, “dostları!” tarafından, fener ışığı eşliğinde önlerine konulan bir dizi hayal aynalarına! bakarak kendilerini olduklarından daha güçlü ve büyük görmenin mutluluğunu, dostlarının fenerlerinin pili bitip, güneşin ışımasına (halkın tercihine) kadar sürdürmekte bir beis görmüyorlar.
“Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür” sözünün doğruluğuna bu günlerde, siyasetçi olduğu zannedilenler sayesinde sıklıkla şahit oluyoruz. Sayın Cindoruk’un “CHP benim de partim” diyerek, uzun seneler mensubu olarak siyaset! yaptığı AP Başkanı, T.C. Başbakanı Sayın Demirel’e 12 Mart 1971’de verilen muhtıranın, ABD tarafından dayatılan *haşhaş yasağı* talimatını reddetmesinin rolü ile aynı ABD`nin, bugün CHP`nin dostu olduğunu hatırlamadığını görüyoruz.
Gene güzide bir siyasetçinin, partisine karşı 1997’de yapılan, binlerce insanın fişlendiği, öğrenim haklarının ellerinden alındığı, 1000 yıl sürecek denilen, 28 Şubat post-modern darbesinde rol alan “komutanların yargılanmasını içime sindiremiyorum” demesi.
Mayıs 2016 “Sayın Kılıçdaroğlu, Türkiye`yi kimin yöneteceğine millet karar verir”. Ahmet
Davutoğlu. TBMM.
Günümüzde dostları istiyor diye, önceden söylediklerini, yaptıklarını, göz ardı edip, benzemezler olarak bir arada olmanın erdeminden bahsedip bir araya gelebiliyorlar. Beraber göründükleri masadaki resmin içinde olmasında sakınca görüleni perde arkasında tutuyorlar.
Ne ifade ettiği belli olmayan megaloman açıklamaların çokça sarf edildiği siyasi ve ekonomi vizyonu olmayan bir muhalefet örneği sergiliyorlar.
Demokrasi ile idare edildiği ifade edilen ülkelerde, iktidar partisi ve bir sonraki seçimlerde iktidara talip muhalefet partileri olur. Bizde!
Jean de La Fontaine`nin *öküz olmak isteyen bir kurbağa* masalı bize yol gösterir mi dersiniz?
Ülkemizin kuzeyinde, kapitalist emperyalizmin it dalaşı sürüp giderken, Korona süresince bozulan ekonomik ve sosyal yapıların kısa sürede düzelmesi mümkün görünmüyor.
Ülkeler, halkının bu durumdan, maddi yönden en az zararı görüp, manevi yönden çöküntüye uğramamaları doğrultusunda imkanları ölçüsünde tedbirler alıyor.
Ülkeyi yönetenlerce insanımızın üzerindeki maddi olumsuzlukların sebep olduğu karamsarlığı azaltması yönünde alınan tedbirlerden biri olan, temel ihtiyaç ürünlerinin (deterjan, sabun, tuvalet kağıdı, peçete, bebek bezi, vs.) KDV`lerinin yüzde 18`den yüzde 8’e indirilmesi tüketiciye yansımadan, 2 Nisan 2022 Cumartesi günü başlayarak 1 Mayıs 2022`de sona erecek olan Ramazan’ı fırsat görüp, sadece kazancını düşünen ahlaklı! olduklarına inandığımız! esnaflarca, kanunlardaki boşluklardan faydalanarak, malların fiyatlarına zam olarak yansıtıldı.
Yüzde 90’ının İslam dininden olduğu söylenen bir ülkede, İslam dininin temelini oluşturan ahlaka gereken özeni göstermediğimiz için, kanunlarımız da her konuda gerektiği kadar etkili olamıyor. Ahlak olmayan yerde, kanun bir şey yapamaz.
“Bir millet, zenginliğiyle değil, *ahlak* değeriyle ölçülür.” Mustafa Kemal ATATÜRK
Tuzu kokutmadan, huzur içinde, Ramazan ayını sağlıklı geçirmenizi temenni ederim