Başlıca bir hükümet-polis-mafya ilişkisinin ortaya çıktığı Susurluk Kazası, Türkiye'nin modern tarihinde bir dönüm noktası olarak kabul edilir. Bu kaza, Türkiye'nin siyasi, hukuki ve toplumsal alanlarında derin etkiler yaratmış ve ülkenin gündemini uzun süre meşgul etmiştir. Gelin birlikte detayları inceleyelim...
Susurluk Kazası nedir?
1996'nın 3 Kasım'ında saat 19.25 civarında, Balıkesir-Bursa kara yolunda, Susurluk ilçesi Çatalceviz mevkisinde meydana gelen trafik kazası, devlet-polis-mafya ilişkilerinin gözler önüne serilmesiyle patlayan Susurluk Kazası veya Susurluk Skandalı olarak anılıyor. Bu kaza, Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki en büyük skandallardan biridir.
Kazanın ardından, kamuoyu devlet-siyaset-mafya ilişkilerinin yasa dışı boyutlarının açığa çıkarılmasını talep etti. "Sürekli Aydınlık İçin Bir Dakika Karanlık" adı altında düzenlenen sivil toplum eylemleri ve medyanın desteğiyle, örtbas edilen ilişkilerin ve faaliyetlerin açıklanması istendi. Bu olay, 2018'de "The Scar" adıyla filmleştirilmiş ve hikaye, Gonca Us'un bakış açısından anlatılmıştır.
Kaza, DYP Şanlıurfa milletvekili Sedat Bucak, İstanbul Kemalettin Eröge Polis Okulu Müdürü Hüseyin Kocadağ, Abdullah Çatlı (sahte kimliği "Mehmet Özbay" olarak biliniyor) ve Gonca Us'un Kuşadası'ndan İstanbul'a giderken karıştığı bir kazadır. Kaza sonucunda, Kocadağ, Çatlı ve Us hayatını kaybetmiş, Bucak ise yaralı olarak kurtulmuştur. Olayın ardından Bucak hakkında soruşturma açılmış ve iki yıl hapis cezası istenmiştir.
Olayın ardından çeşitli raporlar hazırlandı. MİT tarafından hazırlanan ilk rapor, doğruluğu hakkında şüpheler bulunan bir rapordu ve eleştirilere maruz kaldı. Başbakan Mesut Yılmaz, bu raporun üzerine Kutlu Savaş'a yeni bir rapor hazırlatılmasını istedi. TBMM Susurluk Komisyonu da bir rapor hazırladı.
Kaza sonrası yaşanan gelişmeler ve hazırlanan raporlar, olayın üzerinin örtülmesine karşı bir tepki oluşturdu. İlk Susurluk Raporu'nun olayı kapatmaya yönelik olduğu düşünülerek ülke genelinde ışıkların kapatılması eylemleri başladı. İlgisiz kişilerin rapora dahil edilmesi ve olayın sulandırılması eleştirilere neden oldu. Bu nedenle, ikinci bir rapor hazırlanması talep edildi.
Susurluk Kazası nerede oldu?
1996'nın karanlık bir kasım akşamında, Balıkesir-Bursa kara yolunda meydana gelen bir trafik kazası, Türkiye'nin dört bir yanında yankı uyandırdı. Ancak, bu kaza sıradan bir kaza değildi. İçinde bulunanlar ve aracın sahibi, ülkenin derinliklerindeki kirli ilişkilere ışık tutacak bir hikayenin parçasıydı.
Susurluk kazasındaki araba kimin?
Susurluk Kazası'ndaki aracın sahibi, DYP Şanlıurfa milletvekili Sedat Bucak'a aitti. Bucak, kazadan yaralı olarak kurtuldu. Ancak, araçta bulunan diğer isimlerin kimlikleri ve bu isimlerin arasındaki ilişkiler, olayın sadece bir trafik kazası olmadığını gösterdi. Kazada hayatını kaybedenler arasında, sahte kimlikli Abdullah Çatlı ve Gonca Us da bulunuyordu. İstanbul Kemalettin Eröge Polis Okulu Müdürü Hüseyin Kocadağ da kazada yaşamını yitirenler arasındaydı.
Aracın içindeki bu isimlerin, devlet, polis ve mafya arasındaki karmaşık ilişkileri açığa çıkarmasıyla, Susurluk Kazası, Türkiye'nin siyasi tarihinde kara bir leke olarak kaldı. Bu kaza, ülkenin gündemine bomba gibi düşerken, aracın sahibi ve içindekilerin kimlikleri, Türkiye'nin derinliklerindeki karanlık ilişkilerin perdesini araladı.