Sinop, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle öne çıkan bir şehir olarak pek çok efsaneye ev sahipliği yapmaktadır. Bu efsaneler, zaman içinde şehrin dokusuna derin izler bırakmış ve halk arasında kuşaktan kuşağa aktarılmıştır. Sinop şehir efsaneleri, şehrin surları arasında dolaşan gizemli hikayeleri ve tarih kokan anlatıları içinde barındırır. Peki, bu efsaneler nelerdir? Sinop'un tarihine ve kültürüne ışık tutan bu efsaneler, şehrin geçmişinden günümüze nasıl bir iz bırakmıştır? Sinop'un mistik atmosferi, efsaneleriyle nasıl bir bütünlük oluşturmuştur? İşte, Sinop şehir efsaneleriyle ilgili merak uyandıran bu soruların ardındaki hikayeler...

Sarıkum Gölü Efsanesi

Yıllar önce, Sarıkum Gölü'nün bulunduğu yerde bir köy varmış. Bir gün, köye bir derviş gelir ve aç olduğunu söyler. Evleri dolaştıktan sonra karşısına çıkan bir kadına açlığını gidermesi için yardım ister. Ancak kadın, kocasının değirmene gittiğini, un ve katık bulunmadığını, bu yüzden çocukları kandırmak için ateşe külden çörek attığını dile getirir.

Derviş, kadına çöreği getirmesini söyler ve kadın itaat eder. Derviş, çöreği kırar, bir anda buğday ekmeği olur. Ardından, "Çocuklarına ver yesinler" der ve kadını atının terkisine alır. Kadına, ardına bakmamasını söyler. Ancak bir süre sonra kadının aklına çocukları gelir, köye döner ve gördüğü manzara karşısında ağlamaya başlar.

Derviş, kadının sözünü tutmadığı için ona "taş ol" der. Kadın attan düşer ve bir taşa dönüşür. Köyün yerinde ise Sarıkum Gölü oluşur. Bu efsane, zamanla Sarıkum Gölü'nün suları altında kalan bir köyü ve dervişin büyülü gücünü anlatan dokunaklı bir hikayeye dönüşmüştür.

Bey Kızı Efsanesi

Sinop'un beylerinden birinin kızı, güzelliği ve bilgeliğiyle ünlüdür. Dönemin ünlü bilginlerinden ders alarak kendi çevresinde büyük bir hayran kitlesi oluşturmuştur. Bir gün, babası kızını evlendirmeye karar verir ve ülkenin dört bir yanına haber salar.

Bir sınav düzenlenecektir ve kız soracak, doğru cevap verenle evlenecektir. Birçok bey bu fırsatı değerlendirmek için hazırlıklara başlar. Ancak, sınav günü geldiğinde karşılarına çıkan saz benizli bir delikanlı, sadece bilgiyle değil, sevgiyle de donanmıştır.

Kız, sınavda sorusunu sorar: "Evrende bilgiden üstün ne vardır?" Delikanlı, gözlerini kızdan ayırmadan "Sevda vardır, sevda sultanım" der. Bu cevap, sadece bilgiye değil, kalpteki sevgiye olan inancıyla kızın dikkatini çeker.

Sınavı kazanan delikanlı, görkemli bir törenle kızla evlenir. Onun sevgisi, bilgiden daha üstün bir değer olarak kalır. Bey Kızı Söylencesi, sevginin bilgiden daha değerli olduğunu vurgulayan romantik bir hikayeye dönüşmüştür.

Kaynak: Haber Merkezi