Sinop, Karadeniz'in incisi olarak anılan bir şehirdir ve bu unvanını sadece doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda kültürel zenginlikleriyle de hak eder. Burada yaşayan insanlar, yüzyıllar boyunca aktarılan örf ve adetlerle köklü bir mirasa sahiptirler. Sinop'un gelenekleri, insanların birbirleriyle olan ilişkilerini, yaşamlarını renklendiren ve toplumsal dokuyu güçlendiren unsurlardır. Bu yazıda, Sinop'un zengin kültürel dokusunu oluşturan örf ve adetleri detaylı bir şekilde ele alacağız.

Sinop örf ve adetleri nelerdir?

Evlilik, toplumlar arasında en büyük önemi olan bir geçiş ritüeli olarak kabul edilir. Bu ritüel, birlikteliğin başladığı ve pek çok adet, gelenek ve inancın etrafında şekillendiği bir süreçtir. Sinop'ta, genellikle isteme usulü evlilik yaygındır, ancak kaçma ve değişme gibi farklı evlenme türleri de bulunmaktadır. Bu türler, başlık parasından kaçınmak amacıyla tercih edilir.

Evlilik çağına gelmiş bir erkek için anneler, akrabalar ve komşular aracılığıyla kız arayışına girerler. Eğer uygun bir kız bulunursa, oğlanın annesi ve yakınları, genellikle Cuma veya Pazartesi gibi hayırlı günlerde kızı istemeye giderler.

Kız isteme ritüeli, "dünürlüğe gitme" olarak adlandırılır ve birbirine dünür olan kişilere "dünürcü" denir. Kız istemeye giderken çift katlama götürülür; eğer kız tarafı da istemezse tek katlama verilir. İlk istemede kız verilmez, birkaç kez tekrarlanır ve son istemede söz kesilir.

Söz kesme aşamasında, oğlan tarafı gelirken şeker getirir ve aynı zamanda "söz katlaması" olarak bilinen çift katlamaları sunar. Şekerler, söz kesildikten sonra dağıtılır ve kız tarafının çeyizine katkıda bulunur.

Nişan genellikle kız evinde gerçekleşir ve günümüzde üzümle şeker dağıtılarak kutlanır. Nişan bohçası, yüzüklerle birlikte oğlan tarafı tarafından götürülür ve daha sonra kız tarafı da karşılık olarak bohça götürür.

Sinop'un gelenekleri neler?

Düğünden önce çeşitli alışverişler yapılır ve resmi nikah genellikle düğün gününde gerçekleşir. Düğün davetlerine "okuma" denir ve genellikle davetlilere şeker dağıtılır.

Düğün, "çuval ağzı açma" ritüeliyle başlar. Gelenler, çuvaldan un alıp eleğe dökerler ve geleneksel yeme içme seremonileri gerçekleşir. Gelin ve damat, düğünden sonra un içindeki parayı ayırırlar.

Kına gecesi genellikle kız evinde yapılır ve kınayı oğlan tarafı getirir. Kına seremonisi sırasında gelin ağlatılır ve kınayı yakarlar. Kına gecesi, gelinle damadın birbirine bağlılığını simgeler.

Gelin alma ritüeli, gelinin başı örülürken damatın bağlanmaması için çeşitli uygulamalar içerir. Gelin, gelin evinden çıkarılırken çeşitli adetlere uygun olarak davranılır ve oğlan evine getirilir.

Gelin ve damat, odalamadan önce birlikte namaz kılarlar ve odada bir sofra hazırlanır. Gelin, sofraya oturmadan ve konuşmadan önce damat tarafından para konması beklenir.

Düğünden sonra gelin ve damat, kız tarafı tarafından üç geceliğe çağrılır ve bu süreçte çeşitli adetler ve ritüeller gerçekleştirilir. Bu sürecin sonunda gelin, kendi evinden ayrılır ve yeni evindeki yaşamına başlar.

Kaynak: Haber Merkezi