Seyyid Ahmet Arvasi'nin kimliği ve ardında bıraktığı izler, hala merak konusu.  Seyyid Ahmet Arvasi kimdir? Seyyid Ahmet Arvasi kaç yaşında? Seyyid Ahmet Arvasi nereli? Seyyid Ahmet Arvasi hangi partiiden? Seyyid Ahmet Arvasi ne zaman öldü? Seyyid Ahmet Arvasi neden öldü? Seyyid Ahmet Arvasi sözleri... Bu sorular, sadece bir bireyin değil, tarihin bir dönemini anlamak için bir pencere sunuyor. Arvasi'nin yaşamı, sadece geçmişe dair değil, günümüze de ışık tutuyor.

Seyyid Ahmet Arvasi kimdir? 

Ahmet Arvasî (15 Şubat 1932 - 31 Aralık 1988) adını Türk milliyetçiliği ve toplumbilimi alanında duyurmuş bir Kürt asıllı yazar ve pedagog olarak yazdı tarihe.

Doğum yeri Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesiydi ve Arvasî ailesine mensuptu. Ailesinin Anadolu'ya uzanan kökleri, geçmişlerini şu şekilde özetler:

"Ailemiz yüzyıllardır 'Arvâsî' adıyla tanınıyor. Anadolu coğrafyasında 650 yıldan fazla bir süredir yaşıyoruz. Orhan Gazi'nin tanıdığı atalarımızdan biri, Hacı Kasım-ı Bağdadi isminde bir kişidir. Onun oğullarından biri, günümüzde Arvas Köyü olarak bilinen Van Gölü'nün güneyine yerleşmiştir. Biz de onun soyundan geliyor ve ailemiz bu topraklarda varlığını sürdürüyor."

Arvasî ailesi, Soyadı Kanunu'nun çıkmasıyla "Arvâsî" soyadını almıştır. Babası Abdülhakim Arvâsî adını taşısa da, Necip Fazıl Kısakürek'in manevi hocası olarak tanınan Abdülhakîm Arvâsî ile karıştırılmamalıdır. Ahmet Arvâsî'nin babası Abdülhakim Arvâsî, bu karışıklığı 18 Nisan 1980'de Mehmet İlhan Bey'e yazdığı bir mektupta açıklar:

"Şu an Bağlum'da yatan S. Abdülhakîm Arvâsî hazretleri ile aynı soydanız. Aynı zamanda babamın adını da taşıyan bir aileyle bağımız var. Kendileri bizzat babama adlarını vermişlerdir."

Altı çocuklu bir ailenin ilk çocuğu olan S. Ahmed Arvasî, eğitim hayatına Van'da başladı ve Doğubayazıt'ta tamamladı. Ortaokulu Erzurum'da bitirdikten sonra Erzurum Erkek Öğretmen Okulu'ndan mezun oldu. Öğretmenlik kariyerine 1952'de Konya'nın Doğanhisar nahiyesinde başladı ve çeşitli şehirlerde öğretmenlik yaptı. Daha sonra Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü - Pedagoji Bölümü'ne katılarak 1958'de mezun oldu. Ardından Balıkesir, Bursa ve İstanbul'daki eğitim enstitülerinde öğretmenlik yaptı. Ancak 1978'de siyasi sebeplerle İstanbul Atatürk Eğitim Enstitüsü'nden sürgün edildi ve bir yıl sonra emekli oldu.

Arvasî'nin düşünceleri ve duruşuyla ilgili olarak şunları söylediği biliniyor:

"Bu ülkede Türk kelimesinden ürkenler olduğunu görmek beni şaşırttı. Aynı şekilde, İslam kelimesinden de ürkenler olduğunu görmek de şaşırtıcıydı. Üstelik Türk ve İslam kelimelerinin bir arada kullanılmasından rahatsız olanlar olduğunu görmek ise ürperticiydi."

Emekli olduktan sonra siyasete atıldı ve Milliyetçi Hareket Partisi'nde "Genel İdare Kurulu Üyesi" olarak görev aldı. Aynı zamanda çeşitli gazete ve dergilerde yazılar yazdı. Ancak 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından Mamak Cezaevi'ne gönderildi. Burada işkencelere maruz kaldı ve ilk kalp krizini yaşadı. Tahliye edildikten sonra ülkücü yayın organlarında yazmaya devam etti.

Arvasî'nin Mamak Cezaevi'ndeki kalp kriziyle ilgili anısı, Alparslan Türkeş tarafından şu şekilde aktarılmıştır:

"Tutuklu olduğu dönemde kalp rahatsızlığı nedeniyle Ankara Mevki Hastanesi'ne kaldırıldı. O günü hala hatırlıyorum. Görevliler onu hastaneye götürmek için aşağı indirdiler, biz yukarıda bekliyorduk. Arvasî hocamız bitkin bir halde taş merdivenlere oturarak cankurtaranın gelmesini bekledi. Ben üst kattan askerlere seslendim, bir binbaşı geldi ve sandalye getirilmesini sağladı. Sonra cankurtaran geldi ve uzaktan birbirimize el sallayarak ayrıldık."

56 yaşındayken, Erenköy'deki evinde 31 Aralık 1988'de hayata veda etti.

Seyyid Ahmet Arvasi sözleri

  • Ben İslam iman ve ahlakına göre yaşamayı en büyük saadet bilen, Türk milletini iki cihanda aziz ve mesut görmek isteyen ve böylece İslam’ı gaye edinen Türk milliyetçiliği şuuruna sahibim. Benim milliyetçilik anlayışımda asla ırkçılığa, bölgeciliğe ve dar kavmiyet şuuruna yer yoktur. İster azınlıktan gelsin, ister çoğunluktan gelsin her türlü ırkçılığa karşıyım. Bunun yanında Şanlı Peygamberimiz’in “kişi kavmini sevmekle suçlandırılamaz. Kavminin efendisi kavmine hizmet edendir. Vatan sevgisi imandandır.” tarzında ortaya koydukları yüce prensiplere de bağlıyım…
  • Batmayacağına inanarak suya bas, yürür gidersin. Mucize yürüyebilmen değil, inanabilmendir.
  • Benim milliyetçilik anlayışımda asla ırkçılığa, bölgeciliğe ve dar kavmiyet şuuruna yer yoktur.
  • Bir Doğu Anadolu çocuğu olarak, doğduğum ve büyüdüğüm bölge etrafında döndürülmek istenen hain niyetlere, kahpe tertiplere karşı elbette kayıtsız kalamazdım. Beni yakından tanıyanlar, bütün hayatımı ve çalışmalarımı Türk-İslam Ülküsü'ne vakfettiğimi elbette bilirler.
  • Biz Müslüman Türküz. Bizi, gelecek asırlarda yine biz olarak temsil edebilecek güçlü kadrolara muhtacız.
  • Kadrolar değişmedikçe, anayasalar, kanunlar, kararnameler ve tüzükler değişşe bile bir mana ifade etmez.

Kaynak: HABER MERKEZİ