Mersin, sadece muhteşem doğası ve lezzetli mutfağıyla değil, aynı zamanda köklü gelenekleriyle de dikkat çekiyor. Şehirde yaşayan vatandaşlar, örf ve adetleriyle geçmişten günümüze taşıdıkları kültürel mirası yaşatmaya büyük önem veriyorlar. Bu sebeple, Mersin'in geleneklerini ve kültürel ritüellerini yakından incelemek, şehrin ruhunu ve toplumun değerlerini anlamak için önemli bir adım. Peki, Mersin örf ve adetleri nelerdir? Mersin'in gelenekleri neler?  İşte, tüm detaylar...

Mersin örf ve adetleri nelerdir?

Bölgedeki düğünler, genellikle hasat mevsiminden sonra gerçekleştiği için köyde bir hasat şenliği atmosferi oluşturur. Bu yönüyle düğünler, köy halkının tamamını ilgilendiren bir toplumsal olaydır. Düğünler haftanın iki bölümünde yapılmaktadır: Pazartesi başlayıp Perşembe günü sona erer, Perşembe günü başlayıp Pazar günü sona erer. Dolayısıyla gerdeğe girme gecesi ya pazartesi ya da Cuma gecesine denk gelir. Düğüne yapılan davetlere "OKUNTU" denir ve davetlilere mendil, çevre, çorap gibi el işlemeleri gönderilir.

Bayrak: Düğün arifesinde oğlan evinin damına bir bayrak dikilir. Bu, dışarıdan gelenler için düğün evinin konumunu gösterir. Bayrak direğinin tepesine, mevsime göre bir meyve dikilir.

Tomgavit: Bu kelime, oğlan evinden kız evine yiyecek ve sergi eşyalarının götürülmesini ifade eder. Düğünde, kız evinin misafirlerine sunulacak yiyeceklerin tamamı, oğlan evinden "kılıf yengesi" adı verilen yengeler aracılığıyla götürülür. Aynı gün köyün genç erkekleri topluca dağa gidip düğünde kullanılmak üzere odun keserler. Düğün Yemeği olarak, keşkek adı verilen kabuğu soyulmuş buğdaydan yapılan yemek ve yahni adı verilen soğan yemeği önemlidir. Buğdayın kabuğunu soyma işlemi yine köy gençleri tarafından topluca yapılır. Kız evinin önündeki veya yakınındaki dibek taşında ıslatılan buğday, karşılıklı iki genç erkeğin kullandığı "solgu" taşlarıyla dövülür. Bu dövme esnasında çalgılar çalmaya devam eder. Bu tören, genç erkekler için aynı zamanda bir nevi güç gösterisidir; çünkü seyircisi genellikle köyün genç kızlarıdır.

Mersin'in gelenekleri neler?

Kına Gecesi: Düğünün iki gecesinden biri kına gecesidir. Kız evindeki kına, biraz hüzün atmosferi taşır ve genellikle sadece kızın akrabaları arasında yapılır. Oğlan evindeki büyük kına ise düğünün en önemli bölümlerinden biridir. Çalgı eşliğinde, kız evinden getirilen kına, etrafı mumlarla süslenmiş bir tepsi içinde odanın ortasına yerleştirilir ve sağdıcın elinde yakılır. Bu sırada dua edilir. Kına gecesi boyunca, açık havada ateş yakılır, oyunlar oynanır, güreş yapılır ve geç saatlere kadar eğlence devam eder. Güreşte belli bir kural yoktur; çoğunlukla karakucak tarzı güreş tercih edilir.

Tıraş: Gelinin alınacağı günün sabahı, tıraş düğünü yapılır. Öncelikle damadın arkadaşları, en sonunda ise sağdıç ve damat tıraş olur.

Gelin Alma: Tıraştan sonra, damat ve sağdıçla birlikte kız evine topluca gidilir. Gelin hazırlanırken, oğlan evinden gelenler geleneksel oyunlar oynarlar. Gelin hazırlandıktan sonra, baba veya en büyük erkek aile üyesi tarafından beline kırmızı bir kuşak bağlanır. Bu kuşak, besmele çekilerek üç kez bağlanır ve ardından bırakılır; üçüncü kez bağlanırken ise kuşak tamamlanmış olur. Bu kuşak, kız tarafından ilk çocukları oluncaya kadar saklanır. Gelinin oğlan evine girişinde, güvey ve sağdıç tarafından üzüm, leblebi ve para atılır. Bu ritüelin bereket getireceğine inanılır. Gelin atından indirildikten sonra, eşikte bulunan su dolu bir kabın içinden geçirilir; bu da kayınvalide tarafından gerçekleştirilir. Gelin, eşikte iken kayınvalidesinin emriyle bir çivi çakar; bu, evde kalmaya niyetli olduğunu simgeler. Gelin, getirdiği bal veya pekmezi parmağına batırıp kayınvalidesinin eteğine sürer. Zifaf odasına girerken elindeki narı yere çarpar; bu, parçalanan narın eve bereket getireceğine inanılır. Gelinin içeri girmesiyle birlikte çalgılar susar ve bir daha çalınmaz.

Kaynak: Haber Merkezi