Meraklı zihinler, tarihin karanlık sayfalarından biri olan Maniheizm'in sırlarını çözmeye çalışıyor. Maniheizm, kökenleri eski Pers İmparatorluğu'na dayanan ve yaygın bir dinî ve felsefî sistem olarak kendini gösteren gizemli bir inanç sistemidir. Kullanıcılar, bu dini düşüncenin temel ilkelerini ve tarihsel etkilerini merak ediyorlar. İşte Maniheizm nedir? sorusunun yanıtı haberimizde...

Maniheizm nedir?

Mani dininin temelleri, Pers İmparatorluğu'nda 3. yüzyılda "Peygamberlerin Mührü" olarak bilinen ve son peygamber olduğuna inanılan Mani tarafından atıldı. Mani dininin öğretileri kısa sürede geniş bir coğrafyaya yayıldı ve önemli kutsal metinlerinden biri olan Arzhang'la birlikte büyük bir din haline geldi. Mani dininin en parlak dönemlerinden biri, 8. yüzyılda Uygur Devleti'nde resmi din olarak kabul edilmesiydi. Mani kelimesi, eski Türkçe'de "Mengü" ve Çağatay Türkçesinde "Tanrı" anlamına gelir.

Mani dininin dünya görüşünde, tanrısal ışık ile karanlık iki rakip olarak karşı karşıya gelir. Aydınlık, karanlık içinde tutsak kalan bir kısmıyla mücadele ederken, herhangi bir canı söndürmek veya meyve koparmak gibi eylemler, tanrısal maddeye zarar vererek aydınlığın tutsaklığını uzatır. Bu nedenle, seçilmişlerin yardımı olmadan ışığın tutsaklığı sona eremez. Seçilmişler, hiçbir canlıya zarar vermez ve cinsel ilişkiye girmezler. Bu nedenle kendi ihtiyaçlarını karşılayamazlar ve dinleyiciler onların ihtiyaçlarını sağlar. Seçilmişlerin sindirimi, ışık ile karanlığın ayrıldığına ve dua ile şarkı yardımıyla elde edilen ışığın tekrar Tanrı'ya geri döndüğüne inanılır. Ancak dinleyiciler, günahlarını temizlemek için birçok reenkarne olmak zorundadır. İnanca göre, dünyanın sonunda ışık ile karanlık ebediyen ayrılacaktır.

Mani, Güney Mezopotamya'da 216 yılında doğdu. Ailesinin heterodoks Hristiyan mezhebi Elkesai'ya bağlı olması, Maniheizm'deki Hristiyan unsurlarının kökeni hakkında ipucu verir. Mani'nin öğretilerini yaymaya başladığı tarihin on iki yaşında olduğu ve yirmi dört yaşında "ikizi" adını verdiği bir meleğin öğretilerini aldığı belirtilmektedir. Sâsânî Kralı I. Şâpûr döneminde Mani, İran ve çevresinde dinini yayma fırsatı buldu. Ancak, Kral I. Behram döneminde Mecûsî başrahibi Kartir'in önderliğinde Maniheistlere karşı yoğun bir baskı başlatıldı. Mani, yakalandı ve 276'da öldürüldü.

Mani'nin öğrencileri, Mani'yi Mecûsîler'e "Zerdüşt'ün mânevî oğlu," Budistler'e "geleceğin Buda'sı" (Maitraya) ve Hristiyanlara "Faraklit" olarak tanımladılar. Güney İran ve Mezopotamya sınırlarını aşarak Mısır, Anadolu, Avrupa ve Asya içlerine kadar ulaşan Maniheizm, IV. yüzyılda Hristiyanlığın en büyük rakibi haline geldi. VIII. yüzyılda Uygurlar'ın resmi dini olmasının ardından Doğu Türkistan'da etkisini sürdürdü. Ancak, VI. yüzyıldan sonra Batı'da, XII. yüzyıldan sonra da Asya'da gerilemeye başladı. Ortaçağ'da Maniheizm, çeşitli heterodoks Hristiyan mezheplerinin oluşumunu etkiledi. Bu akımlar Ortaçağ Maniheizmi veya Neo-Maniheizm olarak da adlandırıldı.

Mani'nin öğretilerini yazıya geçiren ve bazılarını çizimlerle süsleyen ender din kurucularından biri olduğu söylenir. Ancak, Mani'nin eserleri günümüze ancak öğrencilerinin eserlerinde parçalar halinde ulaşmıştır. Maniheist inancın temeli, iyilik ve kötülük arasındaki zıtlıktır. Işık tanrısı, hayat, bilgi ve güç gibi özellikleri temsil ederken, karanlık tanrı kötülük ve ölümü simgeler. Bu iki prensip, ruhların kurtuluşu için bir mücadele içindedir. Maniheist inanca göre, dünya, karanlığın ışığı ele geçirmek için başlattığı saldırıyla başlar. Kurtuluş planı gereği, ışık elçileri insanları kurtarmak için gönderilir ve kâinat, yeryüzü, hayvanlar ve bitkiler oluşturulur. İnsanın yaratıcısı kötülük güçleri olduğu için insanın içinde hem ışık ruhu hem de kötülük bulunur. Işık tanrısı, insanlara kurtuluş yolunu öğretmek için çeşitli elçiler gönderir. Mani, bu elçilerin sonuncusu olarak kabul edilir. Sonunda, iyilikle kötülük arasındaki mücadele tamamlanacak ve aslında ayrı olan bu iki ilke tekrar ayrılacaktır.

Kaynak: Haber Merkezi