Usta sanatçı Reşat Tarık Ünlüoğlu, 16 Kasım 1957'de İzmir'de dünyaya geldi. İzmir Namık Kemal Lisesi'ni bitirdikten sonra Ankara Devlet Konservatuvarı'na giren Ünlüoğlu, bir yıl opera eğitimi aldıktan sonra tiyatro bölümüne geçerek kariyerine adım attı. Ankara Devlet Tiyatrosu'nda 20 yılı aşkın bir süre görev yapan sanatçı, daha sonra İstanbul Devlet Tiyatrosu'na tayin oldu.
Sadece tiyatroda değil, sinema ve televizyon dünyasında da kendini kanıtlayan Ünlüoğlu, "Eyvah Eyvah", "Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz", "Kurtlar Vadisi" gibi yapımlarda hafızalara kazınan roller üstlendi. Karakteristik sesiyle dublaj dünyasında da önemli işlere imza atan sanatçı, birçok unutulmaz karaktere ses verdi.
"Ben bir komedyen olduğumu düşünüyorum. Komedyen dramı da komediyi de oynayandır. Komik değil komedyen yani oyuncu. Hangi rol verilirse onu en iyi şekilde oynamaya çalışıyorum. Başardığımı da zannediyorum. Bu konuda mütevazı olmayacağım. İyi olduğumu biliyorum ve bu yaşımdan sonra hala daha iyi olabileceğimi de biliyorum. Bu işin okulunda okudum, kabiliyetli olduğumu da biliyorum ve okuduğum okulda öğretmenlik de yaptım. Öğrenci yetiştirirken aldığım zevki de hiç bir şeye değişmem diyebilirim." diyen Ünlüoğlu, oyunculuk yeteneğine olan güvenini şu sözlerle dile getirmişti: "Başardığımı zannediyorum. Bu konuda mütevazı olmayacağım. İyi olduğumu biliyorum ve bu yaşımdan sonra hala daha iyi olabileceğimi de biliyorum." Sanatçı, tiyatro sahnesinde en çok 3. Richard rolünü oynamak istediğini belirtmiş, duyguları ifade etmenin oyunculukta ne denli önemli olduğunu vurgulamıştı.
Ünlüoğlu'nun eşi Gülenay Kalkan, sanatçının vefatından sonra yaptığı bir açıklamada, "Benim bir yanım Tarık'la gitti. 30 yıllık bir ilişki. Az değil. Ama hiç kırmadık birbirimizi. Çok güzel kavgalarımız da olurdu. Dalgalanırdık, kızardık birbirimize. Ama gerçeği bu zaten. O bana hep, 'Ben senin hakkını nasıl ödeyeceğim' derdi. Ben sette çalışırken o kadar huzursuz olurdum ki, aklım hep Tarık'ta olurdu. Tarık'ın çekimi yok evde, ne yiyecek, sıkılır o. Hep onu düşünürdüm, o yüzden son üç yıl hiç iş kabul etmedim. Her yere beni götürürdü. Bana sırtını dayamaktan hoşlanırdı. Hayat bana anne babamdan sonra çok güzel iki hediye verdi, biri tiyatro, diğeri Tarık." ifadelerini kullandı.
Sanatçı, akciğer kanseri tedavisi gördüğü dönemde, 1 Ekim 2019'da hayata gözlerini yumdu. Tiyatro ve sinema dünyasında bıraktığı izlerle daima hatırlanacak.