Kilis, sadece coğrafi konumuyla değil, aynı zamanda tarihi ve kültürel zenginlikleriyle de dikkat çekiyor. Bu zenginliklerden biri de şehrin içinde barındırdığı türbelerdir. Kilis’teki türbeler, zamanın getirdiği gizem ve mistik atmosferleriyle ziyaretçilerini büyülerken, keşfedilmeyi bekleyen bir mirası temsil ediyorlar. Peki, Kilis’te hangi türbeler bulunuyor ve nerede yer alıyorlar? İşte detaylı bilgiler:

Hıristiyan Bizans ve Müslüman Arap Devletleri arasında sık sık yaşanan çatışmaların ortasında kalan Kilis ve çevresi, dinî öneme sahip birçok kanlı olaya tanıklık etmiştir. Bu topraklar, çatışmaların yanı sıra, din adamlarının ve dini liderlerin şehit düştüğü yerler olarak da bilinir. Kilis ve çevresindeki türbelerin çoğu, bu kutsal amaç uğruna hayatını kaybeden din büyüklerine aittir. Kilis'teki meşhedlik adı verilen mahalle, bu tür olayların sıkça yaşandığı bölgelerden biridir ve geçmişte bu bölgeden geçen Kilisliler, ölenlere olan saygılarını göstermek için ayakkabılarını çıkarmışlardır. Bu gelenek, bölgenin tarih boyunca yaşadığı manevi derinlik ve dinî hassasiyetin bir yansımasıdır.

Kilis’te hangi türbeler var?

Şeyh Mansur Türbesi

Şeyh Mansur Türbesi, Kilis'in güneyinde, yeşilliklerle çevrili bağ ve bahçeler arasında bulunmaktadır. Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde, bu kutsal mekânın özel bir öneme sahip olduğu belirtilmektedir. Türbenin aydınlık kubbesi altında yatan Şeyh Mehmet Simati'nin, Hz. Peygamber'in çeşnigir başı olduğuna inanılmaktadır. Simati lakabını alan bu zatın, Hz. Peygamber'in sofrasını hazırladığı için bu ismi aldığı rivayet edilir. Ayrıca, türbenin çevresindeki küçük kubbeli yapıların da Şeyh İzzeddin ve Şeyh Yusuf'a ait olduğu bilinmektedir.

Hz. Peygamber'in yanında bulunan sahabelere hizmet ettiği ve fakir insanlara sofra açarak onların ihtiyaçlarını karşıladığı da türbeyle ilgili anlatılanlar arasındadır. Şeyh Mansur Türbesi, bu manevi değerleriyle Kilis'in dini ve kültürel mirasının önemli bir parçasıdır.

Şeyh Muhammed Bedevi Türbesi

Şeyh Muhammed Bedevi Türbesi, Kilis'in batısında yer alan Kalleş Tepesi'nin güney yamacında konumlanmıştır ve muhtemelen 14. yüzyılın ikinci yarısında inşa edilmiştir.

Türbenin adıyla anılan Şeyh Muhammed Rittali veya Şeyh Muhammed Arabi, aynı zamanda bu yapıya ismini veren kişidir. Kare planlı ve dört kemerli olan türbenin üzeri sivri bir kubbe ile örtülüdür. Doğu ve batı yönlerinde birer, güney yönünde ise iki penceresi bulunmaktadır. İç kısmında yeşil bir örtüyle kaplanmış tahta bir sanduka yer alır. Ancak sandukanın üzerinde kimliğini belirten bir kitabe bulunmamaktadır.

Evliya Çelebi'nin anlatılarında, "Şehrin batısında bir büyük tekke vardır. Burada Sahabe-i kiramdan Şeyh Muhammed Arab-i ve Rıttal-i diye meşhur bir zat yatar." şeklindeki açıklaması, bu türbenin Şeyh Muhammed Arabi ve Rittal diye ünlü bir sahabeye ait olabileceğini göstermektedir.

Şeyh Muhammed Bedevi'nin, Hz. Ömer'in halifeliği döneminde Ebu Ubeyde Bin Cerrah komutasındaki İslam ordusuyla bölgeye gelerek, 639 yılında şehit düştüğü bilinmektedir. Savaşlarda ve barış zamanlarında hurma dağıtıcılığı görevini üstlenmiş olan bu zat, türbesiyle Kilis'in dini ve tarihi mirasının önemli bir parçasını oluşturmaktadır.

Şem'un Nebi Türbesi

Şem'un Nebi Türbesi, Kilis'in Nureddin Mahallesi'nde yer alır ve Hasırcı Sokağı ile Medrese Sokağı arasında bulunmaktadır. Küçük kubbeli ve kagir bir yapı olan türbe, düzgün kesme taşlar kullanılarak inşa edilmiştir. Giriş kapısı doğu yönündedir ve pencerelerinde düz atkılar kullanılmıştır. Soldaki pencerenin atkısı üzerinde taştan yapılmış bir rozet ve üçgen biçimindeki alınlıkta kabartma bitki motifleri bulunmaktadır.

Dikdörtgen planlı olan türbenin iki bölümü vardır: mescit ve sanduka. Mescit bölümünde, mihrabı oluşturan nişin iki yanında bitki motifleri ve hattat Mehmet adlı kişinin yazdığı Allah'ın ve meleklerin adları ile bazı ayet ve hadisler yazılıdır. Sanduka bölümündeki zatların kimlere ait olduğu bilinmemektedir.

Hurufat Defteri kayıtlarına göre 18. yüzyılda yapılan türbenin kapısındaki yazıtta ise 1885 yılında onarım gördüğü belirtilmektedir. "ŞEM'un" adında bir peygamberin Kur'an'da olmaması nedeniyle burada yatan kişinin kimliği hakkında farklı görüşler bulunmaktadır. Bazılarına göre burası, Hz. Yakup'un oğlu havari Petros ile Yuda'nın diğer adı iken, diğer bir görüşe göre ise Hz. Muhammed'in ashabından biridir.

Yörede yaygın olan inanışa göre ise bu türbe, 83 yıl boyunca at üzerinde savaşan Şem'un'a aittir. Bu çeşitlilik, türbenin tarihi ve kimliği hakkında ilginç bir gizemi korumaktadır.

Kaynak: Haber Merkezi