Fransa'nın yeni başbakanı Michel Barnier, ülkenin bütçe açığını kapatmak için zengin bireyler ve büyük şirketler üzerinde vergi artışlarını gündeme getirdi. Barnier, bu konudaki açıklamalarını Pazar günü yaptı ve "Fransız halkı, vergi adaleti istiyor ve buna ihtiyaç duyuyor," dedi.
Bütçe Açığı ve Ekonomik Zorluklar
Fransa'nın bütçe açığı, 2023 yılında ekonomik çıktının %5.5'ine ulaşarak hükümetin hedeflerinin üzerinde gerçekleşti. Barnier, bu durumu, bir önceki hükümetten miras kalan ağır borç yükü ve düşük büyüme ile azalan vergi gelirleri ile ilişkilendirdi. Gelecek yıllarda kamu sektörü açığının daha da artması bekleniyor. Özellikle, 2025 yılında bütçe açığının %6'nın üzerine çıkması öngörülüyor. Bu durum, Avrupa Birliği'nin disiplin işlemlerini başlatmasına yol açmış durumda ve S&P gibi derecelendirme kuruluşları, Fransa'nın kredi notunu düşürerek ülkenin mali durumuna dair endişeleri artırdı.
Barnier, "Borcumuzun büyük bir kısmı uluslararası ve yabancı piyasalara verilmiştir. Fransa'nın kredibilitesini korumak zorundayız," diyerek, ekonomik önlemlerin kaçınılmaz olduğunu vurguladı.
Siyasi Gerilimler ve Kamu Tepkisi
Zenginlerden alınacak ek vergilerle ilgili tartışmalar, hükümetin siyasi konumunu da etkileyebilir. Barnier'in önerileri, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un kendi tabanında rahatsızlığa yol açtı. Geçici İçişleri Bakanı Gerald Darmanin, "Vergileri arttıran bir hükümete katılmamız ya da bir hükümeti desteklememiz söz konusu olamaz," şeklinde açıklamalarda bulunarak bu duruma tepki gösterdi. Ayrıca, eski Başbakan Gabriel Attal, Fransızları vergi artışlarından korumak için mücadele edeceğini belirtti.
Fransa ve AB'nin mali hedeflerine uymak amacıyla Barnier'in 1 Ekim'e kadar gelecek yılın bütçesini sunması gerekecek. Ancak mevcut siyasi kırılmalar ışığında bu takvime uyulmasının zor olduğu düşünülüyor. Oylamalarda sol görüşlü Yeni Halk Cephesi (NFP) ittifakının en büyük desteği kazanması, hükümete duyulan güvensizliği artırdı. Zenginlere yönelik vergi artışları, Fransa'nın ekonomik geleceği ve toplumsal adaleti sağlama çabası açısından kritik bir dönemeçte olduğu anlaşılıyor.