Öğretmenlik hayaliyle Eğitim Fakültesi’ni kazanıp bitiren öğretmenler ‘atama’ beklerken tekrar ‘eğitim’ ile karşılaştı. Fakülte sonrası bir yıl daha Milli Eğitim Akademisi’nde eğitim alacak öğretmenler, başarılı olurlarsa atanmayı bekleyecek. Yeni düzenlemeye göre öğretmenler, mezun olduktan sonra KPSS sınavında başarılı olmaları halinde 24 ilde açılacak Milli Eğitim Akademisi’ne alınıp 1 yıl daha eğitim görecek. Eğitimlerini başarıyla tamamlamaları halinde ise atama dönemlerini bekleyecek. Eğitim Sen İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Nafiz Ceylan, Milli Eğitim Bakanlığı’nın üniversiteler tarafından verilen diplomayı bir nevi geçersiz saydığını belirterek, “Madem diplomaya ve verilen eğitime inanmıyorsunuz o zaman eğitim fakültelerini kapatın; öğretmenlerimize ‘geçersiz’ sayılan diplomaları vermeyin” dedi.

Nafiz Ceylan (2)

“İtibarsızlaştırma çabası”

Mezun olan öğretmenlerin ne ad altında olursa olsun başka bir eğitime ve sınava alınmasına karşı olduklarını vurgulayan Ceylan, “Bir de ayda 23 bin lira vereceğiz diyerek aslında 1 yıl oyalamayı amaçlıyorlar. Ülke genelinde 24 ilde verileceği söylenen Akademi eğitimi için başka bir ile gitmek zorunda kalması halinde bu parayla 1 yıl boyunca yaşaması, barınması imkansız. Amaç, öğretmene ‘seni boşta bırakmadık, 1 yıl boyunca da 23 bin lira vereceğiz’ diyerek oyalamak yani atamamak. Öğretmen Akademisi ile aslında hem üniversitelerimiz, akademisyenlerimiz hem de öğretmenlerimiz de itibarsızlaştırılıyor” diye konuştu.

“Kölelik isteniyor”

Bakanlığın öğretmenlerin hayaliyle oynadığını, 85 bin öğretmenin aylık 10-15 bin TL arasında bir paraya ‘ücretli öğretmenlik’ yapmaya mecbur bırakıldığını aktaran Başkan Ceylan, “Her şeye para bulan iktidar, konu eğitim olduğunda bütçeyi bahane edip en az 100 bin atama yapılması gerekirken 20 bin öğretmeni atayacağını açıklıyor. Gerisinin ise köleliğe yani ücretli öğretmenliğe devam etmesini istiyor. Öğretmen Akademisi gibi yapılanmalarla iktidarın, bakanlığın başarıya ulaşması mümkün değil” ifadelerini kullandı. Devletin asıl niyetinin eğitimden elini çekip özel okullar ile tarikat ve vakıfların önünü açmak olduğunu sözlerine ekleyen Nafiz Ceylan, bakanlığın böylece kamusal hizmeti üzerinden atmaya çalıştığını aktardı.    

Zelal Tuncu      

“Niye bize yapılıyor?”

Atanamayan Öğretmenler Platformu’nun önceki dönem temsilcisi olan Zelal Tuncu, sosyal bilgiler öğretmeni olarak 2015 yılından beri atamasının yapılmadığını, Temmuz ayındaki mülakatı beklediğini söyledi. Halen ücretli öğretmenlik yaptığını aktaran Tuncu, getirilen yeni atama sisteminin öğretmen adayları arasında hayal kırıklığı ve kızgınlık yarattığını belirtti. Tuncu, “Diğer arkadaşlarım gibi ben de 4 yıl boyunca onlarca sınava girip elde ettiğimiz başarılar sonucu aldığımız diplomanın aslında hiçbir işe yaramadığını gördüm. Mühendislik, mimarlık fakültesini bitiren ben mühendisim, mimarım diyebiliyor. Ama biz öğretmenler atamamız yapılmadığı müddetçe ben öğretmenim diyemiyoruz” dedi.

Acımasızlık

Diplomayı alıp atama beklerken yeni düzenlemelerle ümitsizliklerinin daha da arttırıldığını açıklayan Tuncu, “Şimdi bize ‘o diplomanız bir işe yaramıyor. Biz onu tanımıyoruz; sizi bir daha eğitime tabi tutacağız’ diyorlar. Yaklaşık 24 şehirde verilecek bu eğitimler için insanlar nasıl yaşadıkları yeri terk edip gitsin? Verilecek 23 bin TL ile kira bile zor ödenirken 1 yıl boyunca bu parayla geçinmelerini beklemek acımasızlık. Ayrıca o parayla İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyükşehirlerde ev tutulup yaşamak mümkün olmadığı gibi ailelerimizden bir o kadar daha borç alsak ancak geçiniriz. Zaten bunu verecek aile de yok denecek kadar azdır. Hiçbir öğretmen adayı da ailesinden bu parayı isteyemez” diye konuştu.

“Bulaşıkçılığa bile…”

Akademi eğitimini başarıyla bitirenlerin bu kez de atama dönemlerini bekleyeceklerini, sıralamaya girmeleri halinde atamalarının yapılacağını kaydeden Tuncu, “Maalesef ülkemizde öğretmenleri sınava sokmaya çok meraklıyız. Bu kadar çok sınanıyorsak demek verilen eğitime güvenmiyorlar. O zaman eğitim fakültelerini kapatsınlar. Nasıl olsa kendileri eğitim verecek. Ben atama beklerken bulaşıkçılık için bile iş başvurusunda bulundum. Bizi bu hale getirenler utansın” ifadelerini kullandı.

“O parayla ev alınırdı”

Çocukları için harç, borç para bulup başka kentlere öğretmen olmaya gönderen ailelerin de bunu hak etmediğini sözlerine ekleyen Tuncu şöyle konuştu: “Eğer aileler çocuklarına harcadığı parayı biriktirmiş olsalardı belki bir daire alır ve onun kirasıyla çocuğunun bir ömür eline para geçmesini sağlardı. Ama şimdi bırakın para kazanmayı daha para harcatmaya yönelik bir sistem oluşturuluyor. Açıkçası biz öğretmen adayları artık çok yorulduk ve çoğu meslektaşım gibi ben de eşimle beraber yurt dışına gitmeyi düşünüyoruz. Maalesef yetkililer bizi bu raddeye getirdi.”

Kaynak: Murat Ervin