Bu haftaki yazımda tek bir yorum bile yapmadan sadece bir hikayeyi paylaşacağım seninle sevgili okur..
İçinden bir ders çıkarıp çıkarmamak tamamen sana kalmış..

Yıl 1492..
Kristof Kolomb, seyir esnasında gemilerin tamiratı için Jamaika'ya uğramak zorunda kalır..
Oranın yerlileri tamirata yardımcı olur ve gemi tayfasına yiyecek içecek verir, ancak aradan aylar geçmesine rağmen tamirat bitmez.. Üstelik gemi tayfası yerlilerin yiyeceklerini yağmalamaya başlamıştır..
Bu duruma kızan yerliler, yardımı ve yiyeceği keser.. Çaresiz kalan Kolomb, o dönemlerde gemilerde bulunan ve yıldız pozisyonlarını da içeren takvimi karıştırırken ertesi gün Ay tutulması olduğunu fark eder..
Aklına parlak bir fikir gelir ve hemen yerlilerin şefine gider..

Şefe, Tanrı ile haberleştiğini ve Tanrı'nın yardımın kesilmesine çok kızdığını, bu kızgınlığını da Ay'ı kan kırmızıya çevirerek göstereceğini söyler..
Ertesi akşam Ay tutulması başlar ve Ay'ın rengi tutulmadan dolayı kızıla döner.

Kolomb'un oğlu, o anı günlüğüne şöyle yazar:

"Yerliler inleme ve feryatlarla birlikte her yerden gemilere doğru geldiler; yiyecek ve içecekler getirdiler..
Tanrı'ya onları affetmesini söylemesi için amirale yalvardılar"..

Kolomb kum saatine bakar, 48 dakika süren tutulma bitmek üzeredir. Onlara Tanrı'nın kendilerini affettiğini ve Ay'ı birazdan normal rengine çevireceğini söyler...
Tutulma biter; Tanrı tarafından affedilen yerliler mutludur..

Evrenin işleyişini bilen Kolomb ise şu notu düşer: 
"Cehalet her zaman köleliği getirir"..