Batman'ın tarihi ve kültürel dokusu, pek çok meraklıyı kendine çekiyor. Özellikle "Hasankeyf" adının kökeni ve bu antik şehrin tarihi, birçok araştırmacı ve tarih tutkunu tarafından merak ediliyor. Batman Hasankeyf'in adının nereden geldiğini ve bu eşsiz yerin tarihini araştıranlar için önemli bir odak noktasıdır. Hasankeyf'in kökeni ve zengin tarihi, bölgenin derin geçmişi hakkında ipuçları sunuyor. Bu antik şehrin adının kökeni ve tarihi, yerel halkın yanı sıra ziyaretçilerin de ilgisini çekiyor.

Hasankeyf'in adı nereden geliyor?

Hasankeyf, Türk-İslam tarihinde ve medeniyetinde önemli bir yere sahip olan tarihi bir şehirdir. "Hısnıkeyfa" olarak da bilinen Hasankeyf'in adı, kelime anlamıyla "Kaya Kale" olarak tercüme edilebilir. Şehrin adının, çeşitli kavimlerin kendi dillerinde farklı şekillerde telaffuz edilen "Hısnıkeyfa" kelimesinden geldiği düşünülmektedir. Bu kelime, "korunmaya müsait" anlamına gelmektedir ve şehir, yekpare taş kitlenin oyularak oluşturulmuş bir kaleden ibarettir.

Muhtemelen Asurca kökenli olan "Kipani" kelimesinden türemiş olduğu iddia edilen "Hısnıkeyfa" adı, eski tarih ve kavimlerde benzer kelimelerin "korunmaya müsait yer" anlamına geldiği bağlamında kullanılmıştır. Ayrıca, kaledeki yekpare taşların oyulmuş olmasından dolayı Süryanice'de "Kayataş" manasına gelen "Kifa" kelimesinden türemiş olabilir. Roma tarihçileri ise buraya "Kipas veya Cepha" adını vermişlerdir.

Hasankeyf'in ne zaman kurulduğu konusu, yeterli bilgi ve belgelerin olmaması nedeniyle karanlıkta kalmıştır. Ancak, şehrin jeolojik yapısı ve Urartu dönemine kadar uzanan mağaralarda oyulmuş konutları, Hasankeyf'in çok eski bir yerleşim merkezi olduğunu göstermektedir.

Hasankeyf, tarih boyunca Diyarbakır, Cizre gibi şehirler arasında önemli bir kara ve su yolu güzergahında yer almıştır. Bu stratejik konumu, savaşların ve ticaret yollarının buradan geçmesinin etkisiyle Hasankeyf'i farklı kültürlerin kavşak noktası haline getirmiştir. Roma İmparatorluğu, İran sınırlarını denetim altında tutabilmek için buraya kale inşa etmiştir.

M.S. 363 yılında Hasankeyf, Bizanslıların denetimindeyken, 451 yılında ise Bizanslıların yaptığı kale ve korunma amaçlı yapılarla birlikte Müslümanlar tarafından fethedilmiştir. Hicri 17. yüzyılda ise Hasankeyf, İslam orduları tarafından ele geçirilmiştir. Emeviler ve Abbasiler döneminden sonra şehir, Hamdaniler ve Mervanilerin denetiminde kalmış, daha sonra ise Artukoğulları tarafından yönetilmiştir.

Artukoğulları, Türkmen bir sülale olan Hasankeyf'e parlak bir dönem yaşatmıştır. Seçuklu Sultanı Alparslan'ın önemli komutanlarından Emir Artuk, 1071 Malazgirt Savaşı'ndan sonra bölgeyi Selçukluların hakimiyetine katmış ve böylece Hasankeyf'in tarihinde yeni bir dönem başlamıştır. Artuk oğlu Sökmen, 1101 yılında Hasankeyf'i ele geçirerek şehirde önemli tarihi ve mimari eserler inşa etmiş ve devlet yönetiminde yeniden yapılanmaya gitmiştir. Bu dönemde göçebe hayattan yerleşik düzene geçilmiş, yönetim halk kitlelerine dayalı olarak divanlar oluşturulmuştur.

Kaynak: Haber Merkezi