Son dönemde sağlık kurumlarına ateş, boğaz ağrısı, yanma, öksürük ve halsizlik şikayetleriyle başvuran çocuk ve erişkin hastaların sayısında büyük bir artış yaşanıyor. Medicana International İzmir Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Sarhan Sakarya, bu hastalıkların ortak özelliğinin, boğazdaki ağrı ve öksürüğün uzun sürmesi olduğunu belirtti. Prof. Dr. Sakarya, farklı virüsler uç uca eklendiği için enfeksiyonların uzun sürdüğünü, yutak bölgesinin tahriş olarak uzun süreli gıcık şeklinde öksürüğe neden olduğunu ekledi.
Kulaktan dolma tedavi yöntemleri daha fazla zarar verebilir
Prof. Dr. Sakarya, kulaktan dolma tedavi yöntemlerinin sorunları derinleştirdiğine vurgu yaparak, “Soğuk algınlığına karşı sıcak içecekler kullanmak veya baharatlı limonlu birtakım karışımlar yaparak içmek, boğazdaki dokuya zarar vererek hastalığı daha da derinleştirebilir. Bu durumda yapılacak en önemli şey, bir hekim tarafından öncelikle hastalığın ne olduğunun belirlenmesidir. Eğer herhangi bir antiviral veya antibakteriyel ilaç kullanmak gerekmiyorsa, semptomatik yani şikayetleri giderecek bir tedaviyle hastanın iyileşmesi sağlanmalı” diye konuştu.
Gereksiz antibiyotik kullanımından kaçının
Yaşanan salgınlarla birlikte antibiyotik kullanımının da arttığına değinen Prof. Dr. Sakarya, viral enfeksiyonlarda antibiyotiğin herhangi bir etkisi olmadığını ve gereksiz antibiyotik kullanımından kaçınmak gerektiğini vurgulayarak şunları söyledi: “Enfeksiyonlara karşı korunmak, bu dönemde daha da önem kazandı. Kapalı ve kalabalık ortamlardan uzak durmak, virüs yüklerini azaltabilir. Maske takma ve el yıkama gibi hijyenik kurallara uyulmalı. Bol sıvı alınması, düzenli beslenmeye özen gösterilmesi, yeterli miktarda taze ve doğal sebze-meyve tüketilmesi, açık ve temiz havada yürüyüş yapılması, ev ve iş yerlerinin sürekli havalandırılması, selamlaşırken öpüşme alışkanlığından vazgeçilmesi de alınması gereken koruyucu önemler arasında. Hasta kişilerin, öksürme sırasında ağızlarını elleriyle kapatması ve maske kullanması çok önemli.”