16 Mart Katliamı, Türkiye'nin tarihine kara bir leke olarak kazınan ve hala yürekleri sızlatan bir olaydır. İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde 16 Mart 1978'de meydana gelen bu korkunç saldırıda, bir grup öğrenci bombalı ve silahlı bir saldırıya maruz kaldı. Bu dehşet verici olayda birçok genç hayatını kaybetti ve birçok kişi yaralandı. Olayın ardındaki perde, karanlık bir pusluğun içinde hala gizemini korurken, adalet arayışı ve hafızalardaki derin izler devam etmektedir.

16 Mart Katliamı nedir?

16 Mart 1978'de İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde gerçekleşen acı dolu olayı hatırlıyoruz. Bu tarihte, 7 genç öğrencinin hayatını kaybettiği ve 41 öğrencinin yaralandığı bombalı ve silahlı bir saldırı gerçekleşti.

Olayın arka planında, Ülkücü öğrencilerin gizlice faaliyet gösteren bir MİT mensubu tarafından İstanbul Emniyeti'ne yapılan bir bilgi notu bulunuyor. Bu notta, "ülkücülerin yakın bir zamanda İstanbul Üniversitesi çıkışında solcu öğrencilere karşı bomba atıp silahlarla saldırı düzenleyecekleri" uyarısı yapılmıştı. Ancak, bu bilgi notu, maalesef, saldırıya engel olunamadı ve sonrasında soruşturma sırasında da ortaya çıkmadı.

Zülküf İsot, olayın faili olarak belirlendi ve ablasına bu eylemi gerçekleştirdiğini itiraf etti. Ancak daha sonra başka bir ülkücü olan Latif Aktı tarafından öldürüldü. Latif Aktı, bu suçtan dolayı 8 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ülkücü itirafçı Ali Yurtaslan ise bombanın Ülkü Ocakları 2. başkanı Abdullah Çatlı tarafından temin edildiğini itiraf etti.

Maalesef, emniyet arşivinde kayıtlı olan bilgi notuyla ilgili gereken önlemler alınmadı ve bu korkunç olayın yaşanmasına engel olunamadı. Olaydan 19 yıl sonra ikinci kez dava açılmasına rağmen, bilgi notuyla ilgili detaylar ortaya çıkmadı.

Bu acı dolu olayda, polis yetkilileri de suçlanmıştır. Şükrü Balcı ve Süreyya San gibi polis şefleri, görevlerinde kayıtsız kalmakla suçlandılar. Reşat Altay ise saldırıya uğrayan öğrencileri koruma altında tutması gereken bir noktada terk etmekle suçlandı. Ancak, mahkeme sürecinde delil yetersizliği nedeniyle beraat ettiler. Sanık polis yetkililerine verilen tek ceza ise polis başmüfettişlerinin önerdiği, disiplin cezası niteliğindeki 'ihtar' cezası oldu.

Bu trajik olay, ülkemizin tarihinde derin bir yara olarak kalmış ve adalet arayışı hala devam etmektedir.

16 Mart katliamını kim yaptı?

16 Mart 1978'de İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önünde gerçekleşen katliamın failleri arasında yer alan Zülküf İsot'un ablasına bu korkunç eylemi gerçekleştirdiğini itiraf ettiği bilinmektedir. Ancak, bu itiraf sonrasında Zülküf İsot, bir başka ülkücü olan Latif Aktı tarafından öldürülmüştür. Bu trajik olayın ardından Latif Aktı, 8 yıl hapis cezasına çarptırılmıştır.

Olayın tam olarak arkasındaki motivasyonlar ve ilişkiler hala net değilken, bu acı dolu olayda yaşamını yitiren gençlerin aileleri ve toplum genelinde derin bir üzüntü ve adalet arayışı devam etmektedir.

Kaynak: Haber Merkezi