TOGG, Türkiye'nin kendi markası olarak otomotiv sahnesine adım attığından beri, bir otomobilden çok daha fazlasını temsil etme iddiasıyla dikkatleri üzerine çekti. Türkiye’de elektrikli araç devriminin göz bebeği olarak anılan bu marka, Türk mühendisliğinin ve sanayisinin uluslararası platformlarda boy göstermesi adına bir umut kaynağı oldu. Peki, TOGG gerçekten bir marka olabildi mi?

Markalar, duygularla beslenir ve iletişimle büyürler. Ancak TOGG'un duygusal bağ kurma konusunda biraz zayıf olduğunu söylemek yanlış olmaz. Mesela birbirleriyle sıkı rekabet içerisinde olan Mercedes ve BMW’ye baktığımızda, Mercedes’in satış noktası konfor iken BMW’nin performanstır. Aslında birbirilerine çok yakın otomobiller olsalar dahi farklı konumlardan satılmaktalar. TOGG, kendini akıllı teknoloji odaklı bir marka olarak konumlandırmış olsa da, bu konumlandırma ne iletişimsel ne de teknolojik açıdan yeterince güçlü değil. Bu, sadece TOGG'un uluslararası pazarda geride kalmasına değil, aynı zamanda geleceğine dair soru işaretleri oluşturmasına da yol açıyor.

Başlangıçta büyük bir gurur ve milli bir başarı olarak sunulan TOGG, halk arasında büyük bir gurur ve beğeni topladı. İnsanlar bu aracın markasına değil, milli olmasının verdiği duyguya güvendi. İlk başlarda dengeli ve teknoloji odaklı bir iletişim stratejisi izlenmişken, zamanla seçim süreçleriyle birlikte marka daha siyasi bir kimlik kazanmaya başladı.

Otomobil sektöründeki bu elektrikli dönüşümü esnasında, dünya devi Çinli ve Amerikalı markaların elektrikli otomobillerine bile şüpheyle yaklaşıldığı bu süreçte, TOGG’un markalaşma eksikliği akıllarda soru işaretleri yaratıyor.

Dünyada otomotiv sektörü, büyük bir dönüşümün eşiğinde. Elektrikli araçlar, teknoloji ve sürdürülebilirlik konularında atılımlar yapılması gerekiyor. TOGG bu anlamda çok önemli bir potansiyele sahip. Ancak bu potansiyeli gerçekleştirebilmek için markanın, kendini farklı ve yenilikçi yönleriyle öne çıkarabilmesi şart. Henüz iç pazarda lider konumda olmasına rağmen, global pazarda rekabet edebilmek adına daha fazla inovasyon ve etkili iletişim stratejilerine ihtiyaç duyulacağını düşünüyorum.