Orada olmak, o anı yaşamak benim için büyük bir mutluluktu. Bir sezon boyunca iç sahadaki tüm maçlarını basın tribününden takip ettiğim Göztepe, Süper Lig’e yükseldi.

Her şeyden önce bir İzmirli olarak kentimin, futbolun en üst liginde temsil edilecek olmasından gurur duyuyorum.

Bu hikâye elbette kolay yazılmadı. 

Bir sezon boyunca neler yaşandı neler? 

Açıkçası yabancı bir yönetimin Türkiye şartlarında nasıl bir yol izleyeceğini merak ediyordum. Çok sıkıntılı anlara hep birlikte tanıklık ettik. 

Gelen hocalar ve oynattıkları futbol zaman zaman taraftarları çileden çıkardı. Alınan futbolcular eleştiri yağmuruna tutuldu. Dikkatimi çeken ilk şey kendi sistemlerinde ısrarcı olmalarıydı. Yurt dışındaki takımlar için nasıl bir yol izliyorlarsa burada da taviz vermediler. Özellikle yıldız futbolcu almak yerine kendi yıldızını çıkarmak istiyorlardı. 

En doğru seçim ise aranılan teknik direktörün bulunmasıyla oldu. Eksik olan disiplin ve otoriteymiş meğerse. Üzerine elindeki kadroya göre oynatılan futbol da eklenince başarı kaçınılmaz oldu. 

Emeği geçen herkesi kutlamak istiyorum. 

Fakat kendi gözlemlediğim ve kendi bilgim dışında merak ettiğim bir konu daha var. Futboldan iyi anlayanlara bu işin duayenlerine hep sordum. 

Seneye Süper Lig’de bu kadrodan kimler devam eder? 

Göztepe bu ligde ne yapar? İşte bu sorunun cevabını Göztepe Başkanı Rasmus Ankersen açıklamasında verdi. Ankersen “Göztepe’ye taraftarın onları en azından sahada gördüklerinde çok mutlu olacakları isimler getireceğiz” dedi. 

Konuşmasının en önemli kısmı ise; “Süper Lig’de geçici bir takım olmayacağız. Buraya bir turist olarak gelmedik, burada başarılara imza atmak istiyoruz” demesiydi bana göre. Sonuçta Göztepe’yi daha güzel günlerin beklediği ortada. 

Bakalım bizi gelecekte nasıl heyecanlar bekliyor. 

Süper Lig’e hoş geldin Göztepe! 

Ama rakipler de şunu unutmasın: Göz Göz yeni gelmedi, geri geldi.