Sporda gündem azaldıkça benim rota arada yine sanata dönüyor. Özellikle de bu yön tiyatro olunca daha bir keyif alıyorum. İmdadıma yine İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları yetişti.

Nazım Hikmet’in unutulmaz eserlerinden biri olan Yolcu’yu izlemek için soluğu İsmet İnönü Sanat Merkezi’nde aldık. Salonda yerimize oturduğumuzda ilk dikkatimi çeken şey, dekor oldu. Adeta film sahnelerinden bir kareyi andırıyordu. Ahşap bir ev, yanan bir soba, dışarıda kaplı beyaz kar örtüsü. Yine güzel bir müzik ve koreografi ile başladı oyun. 

Yolcu, Nâzım Hikmet’in 1941 yılında cezaevinde yazdığı bir tiyatro oyunu. Kurtuluş Savaşı’nın yoğun olarak yaşandığı 1921 yılında geçen oyun, telgraf yoluyla haber alabilen Anadolu’daki bir demiryolu istasyonunda canlandırılıyor. Devrilen telgraf direği sonrası dış dünya ile bağları kopan tren istasyonunda istasyon şefi, karısı ve istasyon makasçısı yaşıyor. Savaş sürerken bu üç karakterin ülkede olan bitene karşı duyarsız, ilgisiz kalışları işlenmesinin yanı sıra yalnızlıklarına ve iç hesaplaşmalarına da tanık oluyoruz. Taa ki, atlı askerin gelmesiyle ülkedeki durumunun ciddiyetini anlıyorlar. Bu tempoda oyun devam ediyor. Sonuç itibariyle bazı izleyicilere konu ve anlatım ağır gelmiş olabilir. Ancak özünde önemli konular anlatılıyor. 

Dikkatimi çeken bir başka şey ise; oyunun sahne arasında çocuklar için yapılan uyarıydı. Oyunun 2. perdesinde gerçekleşecek çatışma sahnelerinde kuru sıkı silahlar kullanılacağı ve sesten çocukların korkmaması gerektiği belirtildi. 

Değineceğim bir başka konu da İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay ile eşi Öznur Tugay’ın naifliği. Oyunun sonunda dahi sahneye inmeyip oyuncuların önüne geçmediler. Alkışlarla eşlik edip sessizce ayrıldılar. 

Sonuç itibariyle dekoruyla, müzikleriyle, kostümleriyle ve oyunculuklarıyla İBB Şehir Tiyatroları bizlere yine güzel bir akşam yaşattı. Yeni oyunları sabırsızlıkla bekliyoruz.