Halil Arda, Muhittin Selvitopu, Abdül Batur, Mustafa İduğ gibi isimler, geçmiş beş yılın bence en başarılı ilçe belediye başkanları idi.

Aday gösterilmediler. Bir anlamda kenara itildiler. Onca yıllık tecrübe bir anda çöpe atıldı.

Öyle bir sistem olmalı ve egolarından tamamen arınmış öyle yöneticiler ortaya çıkmalı ki, bu isimleri yanına çağırmalı, destek istemeli.

Eminim koşa koşa gelirler.

Bunu geçmişte deneyen belediye başkanları oldu ve çok da yararlandılar.

Bakarsınız, bir cesaret timsali çıkar, bunu yapar. Göreceksiniz İzmir bundan çok karlı çıkacak.

Tabii bir de kızak konusu var. Her belediye başkanı, bir önceki dönemin bazı yöneticileriyle çalışmak istemiyor, onları kızağa alıyor.

Ama maaşını ödüyor. Onu bir başka alanda değerlendirerek belediyeyi zarara sokmamayı düşünmüyor, kendince nefsini tatmin ediyor.

Buca’da 15 yıl öncesinde dönemin belediye başkanı Cemil Şeboy’un koruması olarak çalışan İbrahim Macun’a uzun yıllar hiçbir belediye başkanı görev vermedi. Son üç beş ay kala görev verdiler de işe yaradı. Böyleleri çok. Hiçbir iş yapmıyor ama maaş alıyorlar. Kadrosunu iyi yönetemeyen başkanlar yüzünden belediye zarara uğruyor.

Bir başka konu da hiç çalışmadıkları halde ATM’lerden maaş alanlarla ilgili. Çiçeği burnunda başkanların, bu önemli soruna da eğileceklerini ve bunların musluklarını hemen keseceğini umuyorum. 

Musluktan su içebilmeliyiz

Damacana su fiyatları ateş pahası.
5 litresi 15 liraya satılan su var. Kilosu üç liraya geliyor.
Ve bu firmalar, Türkiye’de adeta kartelleşmiş duruldu. Biri zam yapınca, diğerleri hemen arkasından gidi yor.
Kısacası, 40 yıl önce bütçenin harcamalar hanesinde yer almayan içme suyu, bugün öyle kıymete bindi ki, bayağı zorluyor.
Anadolu’da küçük kentlerde musluk suyu rahatlıkla içilebiliyor ama büyük kentlerde bu konuda sıkıntı var. Her ne kadar yöneticiler “Çekinmeyin, için” dese de kendileri paketlenmiş su tükettiklerinden bu sözler güven verici olmuyor.
Suyun pahalı olması, elbette nakliyenin pahalılığına dayanıyor. Ancak bazı firmalar , “Marka” fiyatı uyguladıkları için bunları fahiş paralar vererek içiyoruz. Firmaların çoğu da yabancı şirketlerin elinde ve onlar da kar marjlarını yüksek tutmak istiyor.
Yeni seçilen başkanlara bu konuda önemli görevler düşüyor:
İçme suyunu masraf hanesinden çıkarmak için çaba harcasınlar.
İçme suyu, giderek değer kazanan bir meta olmaktan çıkmalı, insanlar, bir şekilde güven duyarak musluktan su tüketebilmelidir.
Ayrıca Büyükşehir’in Şaşal Suyu’na ulaşım kolaylaşmalı, Şaşal, rekabetçi bir fiyat politikası uygulamalıdır.

Körfezde bir garip gemi

Eski model bir yolcu gemisi, İzmir Körfezi’nin ortasında bir aydır demir atmış duruyor. Gemiye ne çıkan, ne gemiden ayrılan var. Arada bir üstünde helikopter dolaşıyor.

Esrarengiz bir görüntüsü var. Sanki terk edilmiş gibi. İzmirliler olarak merak ediyoruz. Bir açıklama yapılsa da bu merakımızı gidersek.

Şeytanın aklına gelmez

Geçenlerde İstanbul’da bir çete çökertildi.
Çetenin yaptığı şuydu:
Kaçak yollarla Türkiye’ye giren yabancılara “sınır dışı edilemeyeceğini garantileyen belge tanzim etmek.”
Belli ki devlet, birilerine benzer nitelikte belgeler veriyor.
Onlar da bu belgelerin sahtelerini düzenliyor, kaçak göçmenlerin ülkede kalmasını sağlıyor.
Bunu yapan bir çete her şeyi yapar.
Ülkeyi bile parselleyip satar.
Çökertilmesi hayrımıza olmuştur.
Öyle fazlalaştılar ki, sayısını bilemiyoruz.

İBRAHİM ORMANCI

Ben yârime GÜL demem. Her gün benden GÜL bekler yoksa!
***
Gelişigüzel günler göreceğiz çocuklar. Motorları maviliklere süreceğiz!
***
Ağır ol molla desinler, her şeyden rahatsız ol nanemolla desinler!
***
Eskiden salon erkeği diye bir şey vardı. Şimdi sanal erkekler moda!
***
Her Türk'ün asker doğup doğmadığını bilemem ama her Türk'ün laf cambazı olarak doğduğu teyit edilmiş kesin bilgi!